Görülen ve görülmeyen mahluklar...
21/10/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Cinnin var olması, akla uymayan bir şey değildir. Yani aklın
reddedeceği bir şey değildir.
Abdurrahmân Abdeliyyânî hazretleri fıkıh ve tefsir âlimlerindendir. 624 (m.
1227)’de doğup, 684 (m. 1285)’de Basra’da vefât etti. Tefsirinde buyuruyor
ki:
Cin, cinnet, cinân, cennet, cenân ve cenîn gibi Cim ve Nun harflerinden
meydâna gelen kelimeler (örtülü) demektir. Mahlûklar, görülen, görülmeyen diye
iki kısmdır. Ayrıca, mekânsız, madde olmayan mahlûklar da vardır. Ateş; alev,
ışık ve dumandır. Mâric denilen, alev kısmından yaratılan cinnîlerin müminleri,
kâfirleri, fâsıkları vardır. Cinnîler, havadan ve nârdan [yanî ateşten] meydâna
gelmişdir. Bunun için, cin de görünmez.
Alev iki kısımdır: Biri zulmânî [görünmeyen], ikincisi nûrânî [bu da
görünmez]. Zulmânî olandan cin, nûrânî olandan ise melekler yaratılmıştır.
İnsanlar, toprak maddelerinden yaratıldığı hâlde, Allahü teâlâ, bu maddeleri
organik ve organize hâle, et ve kemiğe çevirdiği gibi, meleklerde ve cinde alev
şekli değişerek, onlara mahsûs latîf, her şekle dönebilen bir hâle gelmiştir.
Cinnin tarifi şöyledir: Cin, ateşin alev kısmından yapılmış cisimler olup,
her şekle girebilirler. Melekler ise, nûrânî cisimlerdir. Muhtelif şekillere
girebilirler. Melek ile cin, yaratılış bakımından birbirine yakındır. Melekler,
muhteremdir, kıymetlidir. Cin, hakîrdir, kıymetsizdir. Melekte, nûr [ışık]
kısmı, cinde ise, alev maddesi fazladır. Elbette nûr, zulmetten efdaldir.
Meleklerin, cinnîlere yakınlığı, insanın hayvana yakınlığı gibidir. İnsanların
üstün olanları, melekten kıymetli, cin de hayvandan kıymetlidir. Meleklerin
varlığına inanmayan kâfir olur. Cinnin varlığına da inanmayan kâfir olur.
Cinnin var olması, akla uymayan bir şey değildir. Yani aklın reddedeceği bir
şey değildir. Çünkü, Allahü teâlânın kudretinin yapamayacağı bir şey değildir.
Kur’ân-ı kerîmde bildirilen şeylere, kelimenin açık ve meşhur manalarını
vermek lâzımdır. Şeyh-i ekber [Muhyiddîn-i Arabî] “kuddise sirruh”, cinnin var
olduğunu, şu âyet-i kerîmeler ile gösteriyor:
1- Zâriyât sûresinin ellialtıncı âyetinde meâlen, (İnsanları ve cinnîleri
ancak, beni bilip itaat, ibâdet etmeleri için yarattım) buyruluyor.
2 -Errahman sûresi, yetmişdördüncü âyetinde, cinnin cennete gireceği
bildiriliyor.
3 -Errahman sûresinin otuzbirinci âyetinde (Sekalân) buyuruyor ki, (Ey insanlar ve cinnîler!) demektir.