Kur'ân-ı kerim yedi lehçe üzerine vahy edilmişti...
21/11/2023 Salı Köşe yazarı V.T
İbnü’l-Bâziş hazretleri kıraat âlimidir. 491'de (m. 1098)
Endülüs’te (İspanya) Gırnata'da (Granada) doğdu. Aslen Ceyyânlı (Jaen) bir
aileden olup yedi yaşında Kur'ân-ı kerimi ezberledi. Sonra zamanın büyük
âlimlerinden kıraat ilminde 300 tariki öğrenerek üstad oldu. Gırnata hatipliği
görevini de yürüten İbnü'l-Bâziş 540'ta (m. 1145) Gırnata'da vefat etti. Bir
dersinde buyurdu ki:
Kur'ân-ı kerim, yirmiüç senede, parça parça nâzil oldukça, Onu
müminler hemen ezberliyorlardı. Ancak Yemâme muhârebesinde, Kur'ân-ı kerimin
hepsini ezberlemiş 70 hâfız şehit olunca, (Kur'ân-ı kerimi ezberden bilenler
azalıyor) diye, telâş eden Hazreti Ömer, o zamanki halîfe Hazreti Ebûbekr’e
başvurarak, Kur'an-ı kerimin toplanıp yazılmasını tavsiye ve ricâ etti. [Yemâme
cengi, hicri 11 senesinde Müseylemetü’l-kezzâb’a karşı yapıldı.]
Bunun üzerine, Hazreti Ebûbekr, Muhammed aleyhisselâmın
kâtibi olan Zeyd bin Sâbite Kur'ân-ı kerim sûrelerinin ayrı ayrı kâğıtlara
yazılmasını emretti. Kur'ân-ı kerim Kureyş lehçesi dâhil, yedi lehçe üzerine
vahy edilmişti. Hattâ bâzen herhangi bir Kur'ân-ı kerim kelimesini iyi telaffuz
edemeyenlere, aynı mânada başka bir kelime kullanmasına da müsâade olunuyordu.
Meselâ, Abdüllah ibni Mes'ûd hazretleri (Taâmül-esîm) kelimesini
mütemâdiyen (Tâmmülyetîm) diye okuyan bir köylüye, (Sen bu kelimeyi telaffuz
edemiyorsan, bunun yerine aynı mânada olan (Taâmülfâcir) kelimesini kullan!)
demişti. Fakat Kur'ân-ı kerimin böyle muhtelif lehçelerle okunması, aynı mânada
da olsa, başka kelimeler kullanılması, Müslümanlar arasında münâkaşalara, hangi
lehçenin daha iyi olduğu hakkında ihtilâfa sebep oldu. Bunun üzerine, o
zamanki halîfe Hazreti Osman, yine Zeyd bin Sâbit reîsliği altında bir hey'et
toplıyarak, Kur'an-ı kerimin yalnız Kureyş lehçesi üzerine yeniden yazılmasını
ve tertîb edilmesini emretti. Sûreler, hep Kureyş lehcesi ile yazılmış
sayfalardan seçildi. Bu Mushaf'tan, yedi adet yazılarak vilâyetlere
gönderildi. Bu sûretle, Resûlullahın vefât edeceği sene, Cebrâîl aleyhisselâm
ile iki defa okumuş oldukları Kur'ân-ı kerim yazıldı. Buna uymayan nüshaları
imhâ edildi.
Bugün bütün İslâm memleketlerinde mevcut olan Kur'ân-ı
kerimlerin tertîbi ve şekli "Mushaf-ı Osmanî"ye tam uygundur. O
zamandan beri bir tek harfi değişmemiştir.