Tefsirden din bilgisi öğrenmek!
22/01/2022 Cumartesi Köşe yazarı O.Ü
Fıkıh kitapları
varken, din bilgilerini tefsirlerden öğrenmeye kalkışmak, nafile ibadet
olur.
Sual: Zamanımızda çok
kimse, "dinini Kur’ândan öğren" diye yazıyor ve anlatıyor. Gerçekten
bir kimse, İslamiyetin emir ve yasaklarını Kur’ân tefsirlerinden öğrenip
bulması, hükümleri çıkarması mümkün müdür?
Cevap: Konu ile alakalı
olarak Hadîkada buyuruluyor ki:
“Ehl-i sünnet
itikadını ve farzları, haramları öğrenmek farzdır. Bunları öğretmek ve kendine
lazım olandan başka fıkıh bilgilerini öğrenmek ve Kur’ân-ı kerimin tefsirini,
hadis ilmini öğrenmek farz-ı kifayedir. Fıkıh bilgileri, Kur’ân-ı kerimden ve
hadis-i şeriflerden öğrenilmesi farz olan bilgilerdir. Fıkıh kitabı okuyan
mukallitler, âyetten ve hadisden hüküm çıkarmak ihtiyacından kurtulur. Farz-ı
kifaye olanları bilen, yapan var iken, bunları öğrenmek müstehab olur. Bunları
yapmak nafile ibadet olur. Yalnız, cenaze namazı böyle değildir. Velisi
kılınca, başkalarının tekrar kılması caiz olmaz.
Namaz kılacak kadar
Kur’ân-ı kerim ezberleyen kimsenin, boş zamanlarında daha çok ezberlemesi,
nafile namaz kılmasından daha çok sevap olur. İbadetlerinde ve günlük işlerinde
lazım olan fıkıh bilgilerini öğrenmesi ise, bundan daha çok sevap olur.
Lüzumundan fazla fıkıh bilgilerini öğrenmek de, nafile ibadetlerden daha
sevaptır. Lüzumundan fazla fıkıh bilgisi öğrenirken, tasavvuf bilgilerini ve
Allahü teâlâya arif olanların sözlerini ve hâl tercemelerini öğrenmesi de
müstehab olur. Bunları okumak, kalbde ihlası arttırır. Fıkıh bilgilerini, derin
âlimler, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden çıkarmışlardır. Bunlar,
ancak fıkıh kitaplarından ve fıkıh âlimlerinden öğrenilir.”
Görülüyor ki, tefsir okumak farz-ı kifayedir. Fıkıh kitapları varken, din bilgilerini tefsirlerden öğrenmeye kalkışmak, nafile ibadet olur. Farz-ı ayın olan fıkıh kitaplarını okumayı bırakıp, nafile olan tefsir okumak, caiz değildir. Zaten, bizim gibi mukallitlerin, tefsirden fıkıh bilgisi öğrenmesi imkânsızdır. Cehenneme gidecekleri bildirilen yetmişiki fırkanın âlimleri, tefsirlerden yanlış mana anladıkları için, sapıttılar. Âlimler sapıtınca, bizim gibi cahillerin tefsirden ne anlayabileceğini düşünmelidir! Doğru yazılmış tefsirleri okuyan cahiller, böyle felakete düşerse, dinde reformcuların tefsir adındaki kitaplarını okuyan acaba ne olur?