İslâmiyetin cemiyetteki hedefi nedir?
22/03/2022 Salı Köşe yazarı R.A
İslâmiyet; “medeniyyet
sâhibi toplum” meydâna gelmesi için, ahlâk ve cemiyet hayâtında
uyulması gereken her şeyi bildirmiştir.
İster “Ülü'l-azim”, ister “Resûl” ve
isterse “Nebî” olsun, bütün Peygamberlerin eğitimdeki hedefleri
aynıdır. Bu Peygamberlerden bazılarına gönderilen 104
kitaptaki hedef de, insanların dünyâda huzûr ve sükûn
içerisinde yaşamaları, iyi-güzel ahlâklı insanlar olmaları, âhirette de ebedî
saâdete kavuşmalarıdır.
İslâmiyet; “medenî
insan” ve “medeniyyet sâhibi toplum” meydâna gelmesi
için, insanlara lâzım olan îmân ve ibâdetleri; iş, ahlâk ve
cemiyet hayâtında uyulması gereken her şeyi bildirmiştir.
Bugün insanlığın
bunaldığı, çözmekte sıkıntıya düştüğü her şeyin çözüm ve çâresi, bunların
içinde vardır. Bugün çok perîşân hâlde olan insanlığın kurtuluşu için,
bunlardan istifâde etmelidir. İnsanların doğru yolu bulmaları, ahlâken
yükselmeleri, dünyâda ve âhirette huzûra kavuşmaları için, son
Peygamber olarak Muhammed aleyhisselâm gönderilmiştir.
Bütün insanlığın
buhrân, bunalım, huzûrsuzluk ve kaos içerisinde bulunduğu günümüzde, biz
Müslümanlar için, kâinâtın Efendisi Muhammed aleyhisselâmı, lâyıkı vechile
beşeriyete tanıtmak bir insanlık, Müslümânlık ve vefâ borcudur.
Bilindiği üzere “Medeniyet”: “Ta’mîr-i
bilâd ve terfîh-i ıbâd=Beldeleri îmâr edip, kulları (insanları) refâha
(râhat ve huzûra) kavuşturmak” şeklinde ta’rîf edilmektedir.
Şu hâlde medeniyet; memleketleri îmâr
etmek; binâlar, yollar, fabrikalar, çeşitli âlât u edevât vs. yaparak
memleketleri kalkındırmak; fenni ve her çeşit gelirleri, bütün
insanların, yanî ferd, âile, cemiyet ve milletlerin hürriyetleri, râhat ve
huzûr içinde yaşamaları için kullanmaktır.
Peygamberlerin
vârisleri olan İslâm âlimleri ve Evliyâ-yı kirâm da, hep gıdâ gibi, bütün
insanlara lâzım olan iyi fertler, âileler ve cemiyetler teşkîl
etmek için uğraşmışlardır.
Hepimizin bildiği gibi
sözlükte Ahlâk: “Hulk=Huluk” kelimesinin çokluk
şekli olup “insanda yerleşmiş huylar” demektir. Fransızcada: “éthique” ve “morale” kelimeleriyle
ifâde edilmektedir.
Bir terim olarak ise
Ahlâk: “İnsanda istemeden, kendini zorlamadan meydâna gelen meleke, yani
yerleşmiş huy, seciye, tabîat” şeklinde tarîf edilmektedir. İnsanın
sözleri, hareketleri ve davranışları, ahlâkına bağlı olarak meydâna gelir.
İnsanlar, iyiliğe, güzelliğe
ve yükselmeye elverişli olarak doğarlar. Hiç kimsenin huyu
yaratılışındaki gibi kalmaz; iyi veya kötü yönde değişir. Zâten
böyle olmasaydı, Peygamberlerin gönderilmesine lüzûm kalmazdı; hâlbuki onlar
insanları hep iyiye, doğruya çağırmışlardır. Peygamber Efendimiz,
“Ahlâkınızı iyileştiriniz / güzelleştiriniz” buyurmuştur. İlim
adamları da çocuklarını terbiye için uğraşmışlardır.
Kötü huylardan kurtulup uzaklaşma, güzel huylar edinme, iyi huylu olma yollarını öğreten ilim dalına “Ahlâk ilmi” denilmektedir. Bu ilim, öğrenilmesi lüzûmlu olan sekiz yüksek dînî [İslâmî] ilimden biridir.