“Ârif, yalnızca Allah'ın rızâsını düşünür...”
22/03/2025 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Abdullah er-Râzî buyurdu ki: “Kullar arzularına, ancak Allahü teâlânın
ihsanı ile kavuşabilirler.”
Şeyh Abdullah er-Râzî hazretleri evliyânın
büyüklerindendir. Aslen Reylidir. Fakat Nişâbûr’da doğdu, 310 (m. 922)
senesinde orada vefât etti. Horasan’daki büyük velîlerin derslerine devam
ederek onlardan ilim öğrendi.
Muhammed bin Hüseyin şöyle anlatır:
“Abdullah er-Râzî, 'kusurlarını bilen insanlar, neden
doğru yola dönmezler?' şeklindeki bir soruya şu cevâbı verdi:
-Çünkü onlar ilimleriyle övünüyorlar. Fakat
ilimleriyle amel etmiyorlar, zâhirle uğraşıyorlar. Batının edebleri ile meşgûl
olmuyorlar. Bunun için Allahü teâlâ bunların gözlerini kör etti. Doğruyu
göremez hâle getirdi. Duygularını ibâdetten aldı. Bundan dolayı yanlış yola
bağlanıp kaldılar.”
Bir zât Abdullah er-Râzî’ye bana bir duâ öğret de
okuyayım deyince; ona şu duâyı okumasını söyledi: “Ey Allahım! Bize ma’rifetin
hakîkatini ihsân et! Seninle aramızdaki hareketlerimizi, emirlerine göre
düzeltmemizi sağla! Sana hüsn-i zanda bulunmamızı ve her iki âlemde bizi sana
yaklaştıracak amelleri yapmamızı nasîb et!”
Abdullah er-Râzî buyurdu ki:
“Ârif, ibâdet ve amelinde, kulun rızâ ve beğenmesini
değil, yalnız Allahü teâlânın rızâsını düşünür.”
“Marifet, Allahü teâlâ ile kul arasındaki perdeyi
kaldırır.”
“Hâlinden şikâyet ve gönül darlığı, marifetin
azlığından gelir.”
“Allahü teâlâ ile kul arasında perde olan şey
dünyâdır.”
“Kullar arzularına, ancak Allahü teâlânın ihsanı ile
kavuşabilirler.”
“Kulların en aşağısı, namazını ve tesbihini kendi
gözünde büyülten, yaptığı ibâdetler sebebiyle, Allahü teâlâ katında kıymeti
olduğunu zanneden kimsedir. Eğer Allahü teâlânın ihsânı ve rahmeti olmasaydı,
Peygamberlerin (aleyhimüsselâm) işlerinin bile ne kadar zor olduğu görülürdü.
Nasıl böyle olmasın ki, Peygamberlerin en üstünü ve Allahü teâlâya en yakın
olan Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bile, Allahü teâlânın rahmetinin
kendisini örttüğünü buyurmuşlardır.”
“Kulluğun en güzeli, Allahü teâlânın verdiği nimetler
karşısında, şükretmekten âciz olduğunu bilmesidir.”
“Dünyâdan yüz çeviren kimse, Allahü teâlânın emrettiği
işlerle meşgûl olur.”
“Sabrın alâmeti, şikâyeti terk ve
kendisine gelen belâları gizlemektir.”
