"Bu zamanda talebenin hizmetleri kusurludur!.."
22/04/2023 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Ebû Saîd Fârûkî hazretleri İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin
torunlarındandır. 1782 (H.1196) senesinde Hindistan'da Râmpûr'da doğdu.
Sisile-i aliyye büyüklerinden olan Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin sohbetine
kavuştu. Fevkalâde izzet ve ikrâm gördü. Birkaç ay sohbetlerinde bulunduktan
sonra, Müceddidiyye, Çeştiyye, Kâdiriyye yollarından icâzet verip mezun eyledi.
Ebû Saîd Fârûkî hazretleri buyurdu ki:
"Allahü teâlânın sonsuz ihsânı, kullarından birine eriştiği
zaman, o kulunu kendi dostlarından birinin hizmetine ulaştırır. O da nefsinin
isteklerine uymamayı ve ona ağır gelen şeyleri yapmayı, yâni İslâmiyete uymayı
emir buyurur. Böylece onun bâtınını yâni kalbini ve nefsini temizler. Bu
zamanda talebenin hizmetleri kusurlu ve dağınık olduğu için, bu yolun büyükleri
önce talebeye zikretmeyi, yâni Allahü teâlâyı kalbi ile anmayı emrederler. Amel
ve ibâdetlerde ve her işte orta yolda olmayı emredip nice kırk günlük çilelere
bedel olan teveccühlerini dâimâ talebeleri üzerinde bulundururlar. Talebelerine,
Ehl-i sünnet îtikâdına göre inanmayı, sünnet-i seniyyeye uymayı, bütün
bid'atlerden sakınmayı emrederler. Mümkün oldukça azîmetle amel edip ruhsatlara
kapılmamalarını tenbih ederler."
Abdullah-ı Dehlevî hazretleri vefâtı hastalığında, Ebû Saîd Fârûkî'yi Delhi'ye
çağırmak için birkaç mektup yazdı. Bu mektuplardan biri şöyledir:
"Sâhibzâde, nesebi ve hasebi yüksek, Şâh Ebû Saîd Sâhib
hazretleri. Allahü teâlâ size selâmet versin. Esselâmü aleyküm ve
rahmetullah! Bugünlerde kaşıntım, zaîfliğim ve nefes darlığım arttı. Oturmak ve
kalkmak çok güçleşti. Ayrıca bel ağrıları da bunlara eklendi. Namazları ayakta
kılamıyorum. Şu anda ağır hastayım. Oturmaya bile tâkatim yoktur. Sizin
gelmeniz çok uygun olur. Mevlevî Beşâretullah Sâhib, evindekiler hasta olduğu
için, evine gitti. Gelip gelmeyeceği belli olmaz. Bundan önce, yine sizi buraya
çağıran birkaç mektup yazıp göndermiştim. Buraya gelmeyi düşünmediğinize hayret
ettim. Fakîrin görünüşe göre düzelmesi, sıhhat bulması imkânsız gibidir. Çok
yazık ki, siz bu kadar gecikebiliyorsunuz. Mısra: Bu işte güzeller naza çekerler...
Görüyorum ki, bu yüksek hânedânın makâmına oturmak bizden sonra size verildi. Önceki hastalığım esnâsında sizin, bizim makâmımızda oturduğunuzu ve kayyumluğun size verildiğini gördüm. Bu garib teveccühlere kâbiliyetli sizden başka biri yoktur. Bu mektubumu alır almaz bu tarafa hareket ediniz ve olgun oğlumuz Ahmed Sâîd'i, orada kendi yerinize bırakınız."