Çok sevilen bir talebe...
22/05/2024 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Bağdat evliyâsından Ebû Bekr-i Şiblî hazretleri, bir
talebesini diğerlerinden daha çok seviyordu.
Öbürleri merak ederdi.
Kendi aralarında “Hocamız onu bizden çok
seviyor. Acabâ ne hikmeti var?" diyorlardı.
Hocaları bunu sezdi.
Ve onları bir gün aldı.
Dicle kenarına götürdü. Maksadı, onu niçin çok
sevdiğini anlatmaktı diğerlerine. O sevdiği talebe, sohbetin tesiriyle aşka
geldi ve “Allaah!” diye bağırdı birden...
Gayriihtiyârî bağırmıştı.
Ama onlar beğenmedi.
Kalplerinden "Gösteriş yapıyor. Biz de
onun kadar Allah'ı seviyoruz ama biz, onun gibi riyâ yapmıyoruz" diyorlardı.
Hazret-i Şiblî bunu sezdi.
Çağırdı o hâlis talebeyi.
Ve atıverdi Dicle'ye.
Talebeler bunu görüp “Eyvâh, ne olacak şimdi,
mutlaka boğulmuştur” dediler.
Bâzıları da;
“Yazık oldu, biz sebep olduk” diye
üzülüyorlardı!
Hocalarıysa rahattı.
Hiç üzülmüyordu.
Onlara; “Siz, onun kalbindeki Allah sevgisini
bilseydiniz, hakkında böyle düşünmezdiniz. Eğer o bağırması ihlâsla olmuşsa su
ona zarar vermez. Riyâ ile bağırdıysa, boğulur” buyurdu.
Gençler kalplerinden;
"Boğuldu mu, boğulmadı mı?" diyorlardı
ki, o esnâda delikanlı çıktı o sudan.
Ve oturdu aralarında. Elbisesi hiç
ıslanmamıştı. Özür dilediler hocalarından.