İslam'da cihâd ruhu...
22/06/2021 Salı Köşe yazarı R.A
Eshâb-ı kiramdan sonra, İslâmiyete en büyük hizmeti yapan Osmânlılar, 3
asra (Orta Çağ, Yeni Çağ ve Yakın Çağ) damgalarını vurmuştur...
Aslında, “Âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîfler muvâcehesinde,
cihâdın ma’nâ ve ehemmiyeti, hükmü, cihâda ne zaman izin verilmiştir, cihâd
niçin yapılır, cihâdı kim yapar, maksadı ve gâyesi nedir, çeşitleri (yapılma
şekilleri) nelerdir” konularının enine-boyuna ele alınması lâzım. Ama
makâlemizin hacmi nisbetinde, bu konuda, sâdece birkaç kelime yazmaya çalışalım
inşâallah...
İnsanlığın başlangıcından beri, hak-bâtıl mücâdelesi devam etmektedir.
Kâbil ile Hâbil arasında başlayan kavga, Peygamberler târihi boyunca devâm
etmiştir.
Hazret-i Nûh, Hazret-i İbrâhîm, Hazret-i Mûsâ, Hazret-i Îsâ ve nihâyet
Sevgili Peygamberimiz (alâ nebiyyinâ ve aleyhimüs-selâm) zamanında, inananlarla
onlara düşmân olanlar arasında çetin mücâdeleler olmuştur.
Peygamber Efendimize 46 defa sûikasd tertiplenmiş, 19 gazve yapılmış, 35-40
kadar seriyye harbi olmuştur.
Selçûklular zamanında, bütün kâfirler, İslâmiyete ve Müslümânlara
saldırmışlar; 8 Haçlı seferi yapılmış; İslâmın en büyük hâmîsi durumunda olan
Osmânlı Devletini parçalamak için de 100 proje yapılmıştır.
1299’da kurulan, 1453’ten sonra cihân devleti olan ve 1517’den itibâren de
bütün İslâm âleminde Hilâfeti üstlenen Osmânlı Devleti, bütün kâfirlerin
aleyhimizde birleşmesiyle, paramparça edilmiştir.
Halîfelik Osmânlı Devleti'ne geçtiğinde, Mısır, Şâm (Sûriye), Irâk,
Filistîn, Hicâz ve Yemen Osmânlı hudûduna dâhil olmuş, 4 asırdan fazla,
buralardaki bütün Müslümânlar Ehl-i sünnet olarak, râhat ve huzûr içerisinde
yaşamışlar, hattâ gayr-i müslimler bile, cân, mâl ve ırzlarından emîn olarak
çok râhat bir hayât sürmüşlerdir.
Eshâb-ı kiramdan sonra, İslâmiyete en büyük hizmeti yapan Osmânlılar, 3
asra (Orta Çağ, Yeni Çağ ve Yakın Çağ) damgalarını vurmuşlar, 3 kıtada (Asya,
Afrika ve Avrupa’da) at koşturmuşlar; 624 senenin 322 senesinde dünyânın tek
hâkimi olmuşlardır. 1595’te 22 milyon 344 bin 700 km2 toprağa sâhip
olmuşlardır.
Bugün, dünyâda 57 Müslümân ülke var; bunlar, 24 milyon km2 toprak üzerinde,
1,5 milyar nüfûsa sâhip, hem de genç bir nüfûs, yer altı kaynakları çok güçlü;
ama maalesef zulüm, acı, ıstırap, gözyaşları ve istikrârsızlıklarla dolu bir
âlem durumundadır.
Eski günlere dönmek için, bütün dünyâda zulmün bitmesi, adâletin hâkim
olması, müslim-gayr-i müslim ayırımı yapmaksızın herkesin güvenlik içerisinde,
cân, mâl ve ırzından emîn olarak yaşayabilmesi için, bizim neler yapmamız,
nasıl çalışmamız lâzım?
Büyük Osmânlı âlimleri Ebû Saîd Muhammed Hâdimî ile İmâm
Muhammed Birgivî (rahmetullahi aleyhimâ) buyurmuşlardır ki:
“Cihâd üç türlü yapılır: Birincisi beden ile yâni her türlü harp vâsıtası ile yapmaktır [bunu, İslâm devleti yapar]. İkincisi, her türlü neşriyât (basın ve yayın) vâsıtaları ile İslâmiyet'i insanlara yaymak ve duyurmaktır. Bu cihâdı İslâm âlimleri yaparlar. Üçüncüsü ise, duâ ile yapılan cihâddır. Bütün Müslümanların bu cihâdı yapmaları farz-ı ayndır.”