Hürmet, merhamet ve şefkat...
22/07/2022 Cuma Köşe yazarı V.T
"Müslümanların senden büyüklerini baban, orta yaşta olanları kardeşin, küçük olanları da çocukların kabûl et..."
Ebü’l-Hayr Katfetî
hazretleri hadis ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimidir. 593 (m. 1197) senesinde
Bağdad’da doğup, 676 (m. 1277) senesinde, aynı yerde vefât etti. Birçok
âlimden ilim tahsil etti. Hocaları ona icâzet verdiler. Büyük zatlardan şöyle
nakletti:
Fudayl bin Iyâd
buyurdu ki: “Hidâyet yollarına tâbi ol ki, sâlihlerin ayrılığı sana zarar
vermesin. Dalâlet yollarından kaçın ki, helak olanların çokluğu seni
aldatmasın.”
Ebü’l-Hüseyn-i Nûrî
buyurdu ki: “Allahü teâlâ ilmi, avama mübah kılmıştır. Ma’rifeti, velilerine
hâs kıldı. Mükâşefe (keşf hâlini) asfiyâsına (seçilmişlere) müşâhedeyi
ehibbâsına (kendisini sevenlere) mahsûs kılmıştır, izzetini, bütün
mahlûkâtından saklamıştır.”
İmâm-ı Mâlik
hazretleri şöyle bildirdi: Ömer bin Hattâb (radıyallahü anh), hilâfeti
zamanında Şam civarındaki şehirlerden birisine, vâli olarak birini göndermek
istedi. O zât tayin emrini almak için küçük çocuğu ile Hazreti Ömer’in huzûruna
çıktı. Hazreti Ömer, o çocuğu kucağına alarak öptü. Bunu gören vâli olacak
kişi;
-Ey müminlerin emîri,
çocuğu kucaklayıp öptünüz. Hâlbuki benim birçok evlâdım olduğu hâlde, şimdiye
kadar hiçbirini öpmedim, deyince, Hazreti Ömer;
-Demek sen çocuğuna
bile şefkat ve merhamet ile davranmayan bir kişisin! O hâlde insanlara
karşı merhamet ve şefkatin de az olur, diyerek tayin emrini yırttı ve onu
geri çevirerek, “Emri altında olanlara merhameti olmayan kişiden vâli olmaz”
buyurdu.
Hazret-i Ömer, bir gün
Mekke-i mükerreme civarında koyun güden bir çoban gördü. Çoban koyunları,
çorak, kurak, dikenli bir yerde güdüyordu. Ömer (radıyallahü anh), koyunlara
acıyarak çobana, “Ey kişi, sürün için otu bol bir yer bul” dedi ve hemen
arkasından, “Her çoban, kendi sürüsünden mes’ûldür” buyurdu.
Ömer bin Abdülazîz
devlet başkanı olunca, yanına Muhammed bin Ka’b-il-Kurâzî’yi çağırdı ve ona
“Allahü teâlânın azâbından kurtulma yolunu bana göster” buyurdu. O da “Ey
Halîfe! Müslümanların senden büyüklerini baban, orta yaşta olanları kardeşin,
küçük olanları da çocukların kabûl et. Büyüklere hürmet, kardeşlerine merhamet,
küçüklerine de şefkat göster” diye nasihatini bildirdi.
Abdurrahmân Cevzî oğluna buyurdu ki: “Ey oğlum Yûsuf! Tâ doğudaki bir kimsenin sünneti seniyyeye uyduğunu duyarsan, ona selâm gönder. Batıdaki bir kimsenin de sünnet-i seniyye üzere olduğunu haber alırsan, ona da selâm gönder. Zîrâ Ehl-i sünnet ve cemâatten az kimse kaldı, insanın saadeti; bir Ehl-i sünnet âlimini tanıması ve ona uymasına bağlıdır."