"Mal sahibi, mülk sahibi, Hani bunun ilk sahibi?"

22/08/2019 Perşembe Köşe yazarı S.A

Bu dünyada hem garibiz, hem yolcuyuz. Garibiz, çünkü daha önce burada değildik. Yolcuyuz, istesek de bizi burada durdurmazlar. 

 

 

Hayat, bir rüya, bir film gibi sanki. Yazılı bir senaryonun oyuncularıyız. Bizden öncekiler oyunlarını oynayıp geçip gittiler... Merhum Yunus Emre ne güzel söylemiş: 

"Mal sahibi, mülk sahibi/Hani bunun ilk sahibi?/Mal da yalan, mülk de yalan/Var biraz da sen oyalan..."

Atalarımız demişler ya: 

"At ölür, meydan kalır. Yiğit ölür, şan kalır..."

Gökkubbenin altında, nerede olursa olsun bütün insanlar, kendilerinden sonrakilere bir şeyler bırakabildilerse bahtiyar bir şekilde gülerek ölürler.

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: 

"İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır."

          ***

Bizim dilimizde "gurbet" basit bir kelime değildir. Maddi ve manevi bütün ayrılıkların, bütün yalnızlıkların adıdır. Çoban da kullanır gurbet sözcüğünü, evliya olan ârifler de. Çobanın anladığı gurbet kendi köyünden uzak kalmaktır. Ârif olanların gurbeti, Rabbinden ayrı kalmasıdır.

Rabbini bulan, bütün nimetlere, güzelliklere kavuşmuştur. O'nu kaybeden ise her şeyi kaybetmiştir. Hazreti Ali (radıyallahü anh) oğlu Hazreti Hasan'a buyurdu ki:

"Garip, Allah için bir dostu olmayan adamdır."

Fudayl bin İyad hazretleri de gurbeti başka bir tarzda tarif ediyor: 

"Faziletli, güzel ahlaklı kişilere gurbet olmaz. Onlar, yabancı yerlerde de olsalar, çevre edinirler, dost bulurlar. Kötü insanlar ise kendi memleketlerinde olsalar bile garip sayılırlar. Kimse onları sevmez, beraber olmak istemezler..."

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza "gurbetçi" diyorlar. Aslına bakarsanız hepimiz gurbetçiyiz. Dünyada kalıcı değiliz, geldik gidiyoruz...

Bir gün sevgili Peygamberimiz aleyhisselam mübarek elini Abdullah bin Ömer'in omuzuna koyarak şöyle buyurdu:

"Sen kendini dünyada ya garip bil veya yolcu. Ya da kendini kabir ehlinden say."

          ***

Bu dünyada hem garibiz, hem yolcuyuz. Garibiz, çünkü daha önce burada değildik. Yolcuyuz, istesek de bizi burada durdurmazlar. Hepimiz burada misafiriz. Misafir bir gün memleketine döner. Sahip olduğumuz ne varsa hepsi emanettir. Emanetler de bir gün sahibine teslim edilir. Sıhhatimize ve gençliğimize aldanmayalım, ölüm yanı başımızda... İnsanoğlu her gün bir adım ölüme yaklaşıyor. Kazandığı servete çocuklar gibi seviniyor, kaybettiği zamanına acımıyor.

Neye yarar o servet ki, başkalarına nasip olacak. Belki de en sevmediğimiz kimselere!..