Allahü teâlânın hor, hakîr ve zelîl ettiği kimseler!..
22/10/2024 Salı Köşe yazarı V.T
"Dîne uymakta
gevşek davrananlarla berâber olmaktan, son derece sakınmalıdır."
Ali
bin Câfer Dâvûd hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Azerbaycan’da Şirvan’da
doğdu. İlim öğrenmek için çok yerleri dolaştı. Sonra Mekke-i mükerremeye gitti.
Vefâtına kadar orada ikâmet etti. Vefât ettiğinde 124 yaşlarındaydı. Cüneyd-i
Bağdâdî, Şiblî, Ebû Bekr Kettânî ve başka birçok büyük zâtlarla görüşüp sohbet
etti. Kendilerinden ilim öğrendi. Mekke-i mükerremede, Harem-i şerîfin imâmı
idi. Üstâd-ı Ammû ile pek çok zâtlar kendisiyle görüşüp, sohbetlerinde
bulunurlar ve bununla iftihâr ederlerdi.
Kendisine;
"Tasavvuf nedir?" diye sordular. "Hakîkî din âlimlerinden birine
bağlanıp, ona teslim olmak. Onun feyiz ve bereketlerinden istifâde etmek.
Kimseye karışmayıp, kendi hâlinde insanlardan ayrı yaşamaktır" buyurdu.
Bir
gün buyurdu ki: "Sıddîkların, yükseldikçe istedikleri bir şey vardır ki, o
da riyâset muhabbetidir. (Şefâat makâmı)"
Saîd-i
Fergânî buyurdu ki: "Buradaki 'riyâset muhabbeti' insanların başına
geçmek arzusu değildir. Zâten, evliyâlık yolunda bulunmanın ilk şartı, bunu
terk etmektir. Nerede kaldı ki, en sonda hâsıl olan şey 'riyâset
muhabbeti' olsun. Bu ifâdeden murâd; Allahü teâlânın indinde, evliyâyı
sevenler için şefâat makâmı taleb etmektir."
Evliyâya olan muhabbet ve bağlılığı pek ziyâde
idi. "Eğer imkânım ve ayaklarım sağlam olsaydı, evliyâya muhabbeti
olanları ziyâret etmek için, Horasan'a kadar giderdim" sözünü sık sık
söylerdi.
Sohbetlerinde buyurdu ki: "İzzet ve şerefi,
Allahü teâlânın dînine uygun olmayan hâllerde arayan kimseyi, Allahü teâlâ,
hor-hakîr ve zelîl eder."
"Dîne
uymakta gevşek davrananlarla berâber olmaktan, son derece sakınmalıdır. Onlar,
insanın felâketine sebep olurlar."
"Fakirler
dünyâ ve âhirette her bakımdan rahattırlar."
"Tasavvuf
yolunda bulunmak; gönül, kalb hâlidir. Dil ile bâzı şeyleri söylemek kâfi
değildir."
"Bâzı
kimseler vardır ki velîdirler. Büyük zâtlar bu kimselere bakınca, tasavvuftaki
makamlarını görürler. O kimsenin ise, bunların hiç birinden haberi olmaz."
"Velî, içinde bulunduğu ânı değerlendirmek için
çırpınır. Diğer vakitleri kıymetlendirmek için çalışsa, içinde bulunduğu vakti
harcamış olur. İleriki vakte kavuşacağı da, zâten belli değildir. Bunun için
gerçek velî, her an, içinde bulunduğu ânı değerlendirir. Böylece bütün ömrü
kıymetli olur."