"O talebemiz az uyur çok çalışır Sultan’ım!"
22/11/2019 Cuma Köşe yazarı A.D
Sultan Fâtih, bir gece geç vakitte sarayının penceresinden medrese
tarafına göz gezdirdi. Bir odanın ışığı yanıyordu. Padişah, o saatte ders çalışan
bu talebeyi merak etmişti!..
Fâtih Sultan Mehmed Hân, Allahü teâlânın velî kullarını ziyâret edip,
onların duâsını almayı, feyiz ve bereketlerine kavuşmayı çok severdi. Her zaman
onların ziyâretlerine ve hizmetlerine koşardı. İlme ve âlime çok önem verirdi.
İstanbul'un fethi de bu âlimlerin, velîlerin yardımı ile gerçekleşmişti...
***
İlme ve Allah dostu ilim adamlarına âşık olan Fâtih Sultan Mehmed Hân,
Kazasker Molla Alâeddîn'den bütün İslâmî tabîr ve terimleri ihtivâ eden bir
eser bulmasını rica etti. O zamana kadar bu mevzûda, derli toplu bir eser
yazılmamış, değişik eserler içerisine serpiştirilmişti.
O kitaplardan da bu bilgileri temin etmek, bir hayli mesâi isteyen bir
işti. Ancak, her ilimde kâmil bir İslâm âlimi, her ilimdeki tabîr ve terimlerin
istenildiği gibi açıklamasını yapabilirdi. Fâtih Sultan Mehmed Hân gibi bir
âlimin suâllerine de, Molla Câmî hazretlerinden başkası tam cevap veremezdi.
Molla Alâeddîn de, Sultan'a arz edip;
- Sizin suâllerinize ancak Horasan ulemâsından Molla Câmî hazretleri cevap
verebilir, dedi.
Sultan, daha önceleri de birçok defa methini işittiği Molla Câmî'yi bir
mektupla İstanbul'a davet edip, derdine dermân olmasını arzu etti. O da, bir
risâle yazıp, Sultan Mehmed Hân'a gönderdi.
- Eğer bu risâlemizle gönlünüze su serpebilirsek, daha sonra da kendimiz
geliriz, dedi. Daha sonra kendisi de yola çıktı. Konya'ya kadar geldi. Fâtih'in
vefâtını haber alarak geri döndü.
Fâtih Sultan Mehmed Hân, bazen tebdîl-i kıyâfetle şehirde dolaşır, halkının
durumunu bizzat kendisi teftiş ederdi. Gündüzleri medreselerde dersleri dinler,
geceleri de medreselerde kimin daha çok çalıştığını kontrol ederek, lâyık
olanları mükâfatlandırırdı.
Padişah, bir gece geç vakitte sarayının penceresinden medrese tarafına göz
gezdirdi. Molla Hüsrev'in talebelerinin kaldığı bölümde bir odanın ışığı
yanıyordu. Ertesi gün, daha ertesi gün baktı. Işık her gün sabahlara kadar
yanıyordu. Sabahlara kadar ders çalışan bu talebeyi merak edip, Molla
Hüsrev'den sordu. Muhyiddîn Manisavîzâde olduğunu öğrendi.
-Bu talebe hiç uyumaz mı ki, sabahlara kadar ışığı yanar? diye sordu. Molla
Hüsrev de;
-Efendim o, az uyur, çok çalışır, dedi.
Emir verip, Manisavîzâde'ye daha çok ihtimam gösterilmesini istedi. Vezîr
Mahmûd Paşa'nın inşâ ettirdiği medrese tamamlanınca, Pâdişâh'ın emriyle
Manisavîzâde oraya müderris tayin edildi. Daha sonra Sultan, Manisavîzâde'ye
kazaskerlik verdi...