Haydi abdest al
22/12/2022 Perşembe Köşe yazarı A.U
Şeyh Seydâ hazretlerinin
manen üstünlüğünü, devlet adamları bile kabul ederlerdi.
Bir gün Cizre kaymakamı, belediye başkanı, hâkim ve bazı
memurlar, bu zatı ziyarete karar verdiler.
O, Serhadlı köyündeydi.
O köye gittiler.
Yolda konuşuyorlardı.
"Eğer
bu kimse hakikaten Veli ise, bize şunu şunu yedirsin” dediler.
Her biri, ayrı ayrı şeyler istediler.
Nihayet köye ulaştılar.
Şeyh Seydâ'nın evine vardılar.
Sohbete başladılar.
Yemekler de geldi.
Her birinin istediği yemekler sofraya geldikçe, orada bulunanlar
birbirlerine bakıyorlardı.
Yemekler yendi, ikindi vakti girdi.
Şeyh Seydâ, onlardan biri hariç, diğerlerine;
“Haydi
abdest alın da namaz kılalım” dedi.
Birinin ayağında çizme vardı.
O misafire dönüp;
"Sen
dur, senin çizmelerini çıkarman zor olur” dedi.
Namaz kılındı.
Misafirler müsaade istediler.
Ve oradan ayrıldılar.
Yolda konuşuyorlardı.
O namaz kılmayan, diğerlerine;
"Ben
cenabettim. Şeyh Efendi, benim durumumu anladı. Onun için bana (Sen dur) dedi.
Yoksa çizmelerimi çıkarıp giymek zor değil” dedi.
Meğer hep öyle gezermiş.
Şeyh’in sözünden etkilendi.
Bu âdetini terk etti.
Ve bu büyük “Veli”nin bereketi himmetiyle hidayete erip salih bir Müslüman oldu.