Nâfilenin kıymeti, farzın yanında hiç gibidir!..
23/01/2024 Salı Köşe yazarı V.T
"Câhil sofîler, zikre, fikre sarılıp, farzları ve sünnetleri yapmakta gevşek davranıyorlar!.."
Muhammed Sâdık hazretleri İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin
birinci oğludur. 1591 (H.1000) senesinde Serhend'de doğdu. Pederi ile birlikte
Hâce Muhammed Bâkî-billah ile görüştü. Hazret-i Hâce Bâkî-billah'ın ve muhterem
babalarının dâimî tasarrufları altında idi. O günlerde velîlikte görülen ve
cezbe denilen hâlin kendilerinde gâlib olduğu zamanlarda bile, din ilimleri
öğrenmekten geri kalmayıp, onları da bitirmeye uğraştı. 1616 (H.1025) senesinde
tâûn hastalığından Serhend'de vefât etti. Hazret-i İmâm'ın bu yüksek oğullarına
yazdıkları birçok mektuplar vardır. Bunlarda birinci cild iki yüz altmışıncı
mektubun bâzı kısımları şöyledir:
"Elbette nâfilenin kıymeti, farzın kıymeti
yanında hiç gibidir. Okyanus yanında, bir damla bile değildir. Nâfilenin
kıymeti, sünnetin yanında da böyledir. Sünnet de, farzın yanında okyanus
yanındaki bir damla su gibidir. Bu ikisinin yaklaştırması arasındaki büyük
farkı, buradan anlamalıdır. Çok kimse, bu inceliği bilmedikleri için, farzları
bırakıp, nâfilelerin yayılmasına çalışıyorlar. Câhil sofîler, zikre, fikre
sarılıp, farzları ve sünnetleri yapmakta gevşek davranıyorlar. Kırk gün çile
çekmeyi ve riyâzetler yapmayı beğeniyor. Cumâ namazına ve cemâate gitmiyorlar.
Hâlbuki, bir farz namazı cemâatle kılmak, onların binlerle, kırk günlük
çilelerinden daha faydalı olduğunu bilmiyorlar. Evet, İslamiyetin edeblerini
gözetmek şartı ile, zikir ve fikir çok faydalı ve pek kıymetlidir. Câhil
hocalar da, nâfilelerin yayılmasına çalışıyor, farzların yapılmasına aldırış
etmiyor, terk edilmesine sebep oluyorlar. Meselâ, Aşûre namazının,
Resûlullah'tan haber verildiği iyi bilinmiyor. Bunu cemâatle ve ehemmiyet
vererek kılıyorlar. Hâlbuki, nâfile namazı cemâatle kılmanın mekruh olduğunu
fıkıh kitablarında okuyorlar. Farzları kılmakta gevşek davranıyorlar. Farzları
müstehab olan zamanlarında kılanları pek azdır. Vaktinde bile kılmıyorlar.
Farzları cemâatle kılmaya ehemmiyet vermiyorlar. Bir iki kişiden fazla cemâat
toplandığı az görülüyor. Çok zaman da yalnız kılıyorlar. Din adamları böyle
olursa, başkalarının nasıl yaptıklarını artık düşünmelidir. Bu kötü hâllerden
dolayı Müslümanlık zayıflamaya başladı. Böyle işlerin zulmeti ile, günahlar,
bid'atler çoğaldı. Fârisî beyt tercümesi:
"Az söyledim,
dikkat ettim, kalbini kırmamağa,/Bilirim üzülürsün, yoksa sözüm çoktur
sana!"