"Onun gözünü ancak bir avuç toprak doyurur!"
23/03/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Resulullah efendimiz buyurdu ki: "İnsanoğlunun iki
dere dolusu altını olsa, üçüncüsünü isterdi. Onun gözünü ancak bir avuç toprak
doyurur."
Gazneli Sultan Mahmud'un, sırlarını öğrenme vazifesini
verdiği Veziri, demircinin sırrını öğrendikten sonra, müezzinin bulunduğu
camiye geldi. Müezzine "Senin bu hâlin nedir?" diye sordu. O da
anlatmaya başladı:
-Bir gün, minareye ezan okumak için çıkmıştım. Baktım
şerefede iri ve sevimli bir kuş var. Beni kaptığı gibi göklere yükseltti ve
sonra cennet gibi bir yere indirdi. Birileri gelip, beni bir saraya
götürdüler... Bir kadın karşıladı. Ona bakınca, her şeyi unuttum. Kadın,
benim bu şaşkınlığımı fark etti ve şu açıklamayı yaptı:
-Ben bu ülkenin hükümdarının kızıyım. Evlenmek için, seni
ben getirttim. Fakat bu arada babam vefat etti. Bu hâldeyken evlenmemiz uygun
olmaz. Birkaç gün bekle...
Ben hemen "Olmaz, bekleyemem!" diye itiraz ettim.
Ben diretince kadın öfkelendi ve beni getiren kuşa, "Nimete
kavuşmanın ilk şartının sabretmek olduğunu bilmeyen bu adamdan hayır gelmez!
Bunu aldığın yere götür" diye emir verdi. Kuş, beni
getirip, bu şerefeye bıraktı. Perişan bir şekilde, minareden indim. Evime
giderken, “Belki bir ümit, kuş tekrar gelmiştir” diye şerefeye baktım. Bir de
ne göreyim, kuş orada değil mi? Hemen koşarak çıktım. Fakat kuş yine
kayboldu. Tekrar aşağı indim. Yine kuşu gördüm... İşte bundan dolayı akşama
kadar inip çıkıyorum...
***
Vezir son olarak üç yol ağzındaki, gözleri
görmeyen adamın sırrını öğrenmek için yanına gitti. Kendine niçin parayla
tokat attırdığını sordu. Adam şöyle anlattı:
“Ben kervancıbaşıydım. Bir gün kervanıma, on deve yükü
altını olan birisi katıldı. Elime bıçağı alıp, sahibinin yanına gittim. Adam,
benim niyetimi anlamıştı. Bana şu teklifte bulundu:
-Beni öldürmezsen, sana bir iyilik yaparım. Senin gözüne
bir mil çekeyim. Yer altındaki bütün hazineleri görürsün. Zaten ben de bu
altınları böyle elde ettim.
Bu teklifi kabul ettim. Gözümün birine mil çekti. Artık
bütün hazineleri görebiliyordum. Fakat buna da razı olmadım “Daha çok
göreyim, daha çok altın toplayayım” diye, diğer gözüme de mil çekmesini
istedim. Adam "Tamah etme! Gel sen buna razı ol!" dediyse de ben
ısrar ettim. Bunun üzerine adam, diğer gözüme de mil çekti. Artık bütün
hazineleri görüyor, fakat bunun dışında başka bir şey göremiyordum... İşte
dünya tamahı, altın hırsı, beni bu hâle getirdi. Kendimi dünyada bu şekilde
cezalandırıyorum. İnşallah cenab-ı Hakk da bu tövbemi, pişmanlığımı kabul eder
de, ahirette cezalandırmaz...
Resulullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ne güzel
buyurmuş: (İnsanoğlunun iki dere dolusu altını olsa, üçüncüsünü
isterdi. Onun gözünü ancak bir avuç toprak doyurur.) [Buhari]