"İnsanlık şerefi onun dinine uymaktır!.."
23/04/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Peygamber efendimize
“sallallahü aleyhi ve sellem” tâbi olmak saadetlerin en büyüğüdür.
Abdürrahîm İstahrî
hazretleri evliyanın büyüklerindendir. İran’da İstahr kasabasında doğdu. Hicrî
dördüncü asrın ilk yarısında yaşadı. İlim için, Hicaz, Irak, Şam ve başka
yerlere seyahatler yaptı. Ruveym bin Ahmed, Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî ve
başka büyük zâtlarla görüşüp kendilerinden ilim öğrendi. Bir sohbetinde şunları
anlattı:
Peygamber efendimize
“sallallahü aleyhi ve sellem” tâbi olmak saadetlerin en büyüğüdür. Cenâb-ı
Hak, Ona tâbi olmayı, Ona uymayı çok sever. Ona uymanın ufak bir zerresi, bütün
dünya lezzetlerinden ve bütün âhıret nîmetlerinden daha üstündür. Hakîkî
üstünlük, Onun sünnet-i seniyyesine tâbi olmaktır ve insanlık şerefi ve
meziyeti, Onun İslâmiyetine uymaktır. [(Sünnet) kelimesi, üç ayrı
mânaya gelir. Burada, İslâmiyet demektir.]
Meselâ, Ona uyan bir
kimsenin, gün ortasında bir parça uyuması, ona uymaksızın, birçok geceleri
ibâdetle geçirmekten, kat kat daha kıymetlidir. Çünkü (Kaylûle
etmek) yâni öğleden önce biraz yatmak, âdet-i şerifesi idi. Meselâ,
Onun dîni emrettiği için, bayram günü oruç tutmamak ve yiyip içmek, Onun
yolunda bulunmayıp senelerce tutulan oruçlardan daha kıymetlidir.
İslâmiyetin emri ile
fakire verilen az bir şey ki, buna zekât denir, kendi arzusu ile, dağ kadar
altın sadaka vermekten daha eftaldir. Emîr-ül-müminin Ömer, bir sabah namazını
cemaat ile kıldıktan sonra, cemaate bakıp, bir kimseyi göremeyince sordu:
Eshâbı dediler ki: "Geceleri sabaha kadar ibâdet ediyor. Belki şimdi
uyku bastırmıştır." Emîr-ül-müminin buyurdu ki: "Keşke bütün
gece uyuyup da, sabah namazını cemaat ile kılsaydı, daha iyi
olurdu."
İslâmiyetten sapıtmış
olanlar, sıkıntı çekip ve mücâhede edip, nefislerini körletiyor ise de, bu dîne
uygun yapmadıklarından kıymetsizdir ve hakîrdir. Eğer bu çalışmalarına ücret
hâsıl olursa, dünyada birkaç menfaatten ibâret kalır. Hâlbuki, dünyanın
hepsinin kıymeti ve önemi nedir ki, bunun birkaçının îtibarı olsun!..
İslâmiyete tâbi olanlar, latîf cevâhir ve kıymetli elmaslar ile meşgûl olan
mücevherciler gibidir. Bunların işi az, kazançları pek çoktur. Bâzen bir
saatlik çalışmaları, yüz binlerle senenin kazancını hâsıl eder. Bunun sebebi
şudur ki, İslâmiyete uygun olan amel, Hak teâlânın makbûlüdür, mardîsidir, çok
beğenir.
İslâmiyete uymayan şeylerin hiçbirisini Hak teâlâ sevmez, beğenmez. Sevilmeyen, beğenilmeyen şeye sevap verilir mi? Belki cezâya sebep olur. Bu incelik, dünya işlerinde de vardır. Biraz düşünülürse anlaşılır. O hâlde, saadet-i ebediyyeyi ele geçirten sermâye, Peygamberimizin dînine yapışmaktır...