Kalpteki vesveseden kurtulmanın yolu...

23/05/2023 Salı Köşe yazarı V.T

İbn-i Begavî hazretleri evliyânın meşhurlarındandır. "Nûrî" nisbesiyle şöhret buldu. Bağdat'ta doğdu. 908 (H.295) senesinde orada vefât etti. Zünnûn-i Mısrî, Ahmed bin Ebi'l-Havârî, Muhammed bin Ali Kassâb gibi velîlerin sohbetlerinde bulundu. Büyük velî Sırrî-yi Sekatî hazretlerinin uzun müddet sohbetlerinde ve hizmetinde yetişip tasavvuf yolunda yüksek derecelere kavuştu. Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri gibi velîlerle aynı zamanda yaşayıp onlarla sohbette bulundu. Çok kerametleri görüldü.

 

Bir defâ Bağdat'ta bakırcıların bulunduğu çarşıda çıkan büyük yangında pekçok kimse yandı. Dükkânlardan birinde iki tâne çocuk vardı. Ateş etraflarını sarınca, çocuklar imdâd istemeye başladılar. Ateş çok şiddetli olduğundan, hiç kimse bu çocukları kurtarmak için ateşe girmeye cesâret edemiyordu. Çocukların ustası ise; "Kim bunları kurtarırsa kendisine bin altın vereceğim" dedi. Bu sırada İbn-i Begavî hazretleri oraya gelmişti. Durumu görünce, Besmele çekip ateşe girdi ve çocukları tutup çıkardı. Hiç birine zarar gelmedi...

 

Çocukların ustası, İbn-i Begavî hazretlerine bin altını takdim edince, o kabûl etmeyip; "Sen Allahü teâlâya şükret ve o altınları al. Allahü teâlâ bize bu mertebeyi paraya pula meyletmememiz sebebiyle verdi. Biz dünyâyı değil âhireti istiyoruz" buyurdu...

 

Kendisine mârifetle ilgili olarak soranlara; "Mârifet iki türlüdür. Hakkı bilmek, hakîkati bilmek. Hakk'ı bilmek en bâriz sıfatlarla vahdâniyeti yâni Allahü teâlânın tek olduğunu isbattır. Hakîkatı bilmenin yolu yoktur. Çünkü semedâniyyete ermek, Rablığın hakîkatini anlamak mümkün değildir" buyurdu.

 

Fedâkarlığa dayanmayan dostluğu haram bilirdi. Arkadaşlıkta arkadaş, arkadaşın hakkını kendi hakkına tercih etmeli diye emredip; "Dervişlerle sohbet etmelidir. Uzlet (insanlardan uzak kalmak) iyi değildir" buyururdu.

 

Yine buyurdu ki: "Tasavvuf, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerin hepsinden uzaklaşıp, Allahü teâlâya yaklaşmaktır."

 

"Allahü teâlâ bütün kalplere nazar kıldı. Kendisini görmeye Muhammed aleyhisselâmın kalbinden daha şevk ve iştiyak duyan bir kalp bulmadı. O sebeple Allahü teâlâyı görme ve O'nunla konuşma hâlini çabuklaştırmak için kendisine mîrâcı nasîb eyledi."

 

"Çok istiğfâr ve Lâ havle velâ kuvvete illâ billah, okuyunuz. Kalpteki vesveselerden ve günahlardan uzaklaşmak için çok faydalıdır."