İbret böyle alınır!

23/05/2024 Perşembe Köşe yazarı A.U

Bağdat evliyâsından Ebû Bekr-i Şiblî hazretleri, bu yola girmeden önce, çok çalışkan ve âdil bir vâliydi bir şehirde.

 

Ahâli çok seviyordu onu. Zamânın Sultânı, vazîfesinde gösterdiği başarı sebebiyle kendisine bir “elbise” vermişti mükâfat olarak.

 

Bunu, özel günlerde giyer, titizlik gösterirdi kirlenmemesi için.

 

Ancak bir gün geldi.

 

Kirletti bu elbiseyi.

 

Buna çok üzüldü!

 

Ama oldu bir kere. Bâzı “kötü” kişiler hükümdâra giderek;

 

“Sultânım! Bu vâli, sizin verdiğiniz o kıymetli elbiseyi hor kullandı, üç günde kirletip tanınmaz hâle getirdi” deyip şikâyet ettiler.

 

Hükümdâr inandı.

 

Ve çok sinirlenip;

 

“Öyleyse azlettim onu vâlilikten. Acele yanıma gelsin!” dedi.

 

Ve bir “fermân” yazdı.

 

Bu zâta gönderdi...

 

Ebû Bekr-i Şiblî bu fermânı aldı.

 

Okuyunca çok üzüldü!

 

Ama üzülme sebebi başkaydı.

 

Kendi kendine;

 

"Hükümdâr da bir kul nihâyet. Bana verdiği bu elbiseyi az bir ihmâlle kirletince nasıl da kızıp azletti beni vâlilikten" dedi.

 

Yine içinden;

 

"Sultânların Sultânı olan Cenâb-ı Allah da bize kıymet vererek bu ‘kulluk’ elbisesini giydirdi üstümüze. Biz, çok kıymetli olan bu elbiseyi günahla kirletirsek Rabbimiz de bize cezâ verebilir" diye düşündü...

 

Ayrıldı vâlilikten.

 

Kendini ibâdete verdi.

 

Ve çalışıp “velîler” arasına girdi...