"Tepsiyi sâhibine gönderdim..."
23/08/2022 Salı Köşe yazarı A.U
Hazret-i Mevlânâ'nın talebesinden
biri, bir sene hacca gider.
Hanımı mübârek bir
hâtundur.
Hazret-i Mevlânâ’yı çok sever.
Beyi hacdayken bir gün
(helva) basar bir tepsiye.
Ve gönderir medreseye.
Hazret-i Mevlânâ,
tepsiyi alır.
Yüzlerce talebesine
dağıtır.
Doya doya yerler hepsi
de.
Ama helva hiç azalmaz
tepside.
Hazret-i Mevlânâ, bu
sefer tepsiyi Beytullaha doğru uzatır.
Sonra talebelerine
dönüp;
“Tepsiyi sâhibine
gönderdim” buyurur.
O ara hanım medreseye
gider.
Helva tepsisini ister.
Ama talebeler tepsiyi
bulamazlar.
Nihâyet hac mevsimi
biter.
Hacılar döner birer
birer.
Hanımın beyi de avdet
eder.
Kadıncağız adamın
eşyalarını çıkarırken, o tepsiyi görür.
Çok hayret eder, ve;
“Efendi, ben bu tepsiye
helva basıp medreseye göndermiştim. Burada ne arıyor?” der.
Beyi de şöyle anlatır:
“Biz çadırda
oturuyorduk.
O ara bir tepsi
uzatıldı içeriye.
Aldık ki, içi helva
doluydu.
Üstelik de sıcacıktı.
Ama kim uzattı,
göremedik.
Çok açtık, oturup bir
güzel yedik.”
O vakit hakîkat ortaya
çıkar.
Mevlânâ'ya sevgileri kat kat artar...