"İşlerimi Allaha havale ediyorum"
23/11/2018 Cuma Köşe yazarı V.T
"Allahü teâlânın bir ve noksansız olduğuna, eşi, benzeri olmadığına kesin olarak inandım."
Müeyyedzâde Abdürrahîm Çelebi Osmanlı âlim ve evliyâsının büyüklerindendir. 1537 (H.944) senesinde İstanbul'da vefât etti. Dînî ilimleri ve zamanının fen bilgilerini iyice öğrendi. Sonra tasavvuf yoluna girdi. Büyük velî İskilipli Şeyh Muhyiddîn Efendinin hizmetinde bulundu. Hocasının vefâtından sonra da Abdürrahîm Çelebi Sultan İkinci Bâyezîd Hânın İstanbul'da yaptırdığı zâviyede halîfe oldu. Vasiyetnâmesi şöyledir:
"Bismillâhirrahmânirrahîm. Yanımda bulunan kişiler şâhid olsunlar. Fakîr Abdürrahîm bin Ali bin Müeyyed el-Kâtib'in vasiyeti: Allahü teâlânın bir ve noksansız olduğuna, eşi, ortağı, benzeri olmadığına, hiçbir varlığa muhtaç olmadığına, doğurmadığına ve doğurulmadığına, (ana, baba ve oğul olmadığına) kesin olarak inandım. Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmı bütün insanlığa, diğer Peygamberleri de bazı kavimlere gönderdi. Hepsinin bildirdikleri haktır ve gerçektir. Onların hepsi, kıyâmet gününün, Cennet ve Cehennem'in, Mîzân ve Sırât'ın, nimet, azap ve affın, kabir hayâtının hak olduğunu bildirdiler. Bu îmânla yaşadım ve bu îmânla vefât ediyorum. Dostlarıma ve talebelerime şunları vasiyet ediyorum:
"Bismillâhirrahmânirrahîm. Yanımda bulunan kişiler şâhid olsunlar. Fakîr Abdürrahîm bin Ali bin Müeyyed el-Kâtib'in vasiyeti: Allahü teâlânın bir ve noksansız olduğuna, eşi, ortağı, benzeri olmadığına, hiçbir varlığa muhtaç olmadığına, doğurmadığına ve doğurulmadığına, (ana, baba ve oğul olmadığına) kesin olarak inandım. Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmı bütün insanlığa, diğer Peygamberleri de bazı kavimlere gönderdi. Hepsinin bildirdikleri haktır ve gerçektir. Onların hepsi, kıyâmet gününün, Cennet ve Cehennem'in, Mîzân ve Sırât'ın, nimet, azap ve affın, kabir hayâtının hak olduğunu bildirdiler. Bu îmânla yaşadım ve bu îmânla vefât ediyorum. Dostlarıma ve talebelerime şunları vasiyet ediyorum:
Ben vefât ettikten sonra, ilk gecede yetmiş bin defâ 'Lâ ilâhe illallah' okusunlar. Sonra hepsi, Allahü teâlânın azâbından mutlak kurtuluşum için duâ etsinler. Allahü teâlânın her türlü azâbından, Muhammed aleyhisselâmın tebliğ ettiklerini tasdîk etmemiz sebebiyle, duâlarının kabul olacağı ümîdiyle kurtulabilirim. Yine dostlarıma ve talebelerime, gerekli şekilde techiz, tekfin ve defnetmelerini, kabrim üzerine türbe ve ziyâretgâh yapmamalarını, cenâze namazımda bidat işlenmemesini ve bidat ehlinden kimseyi bulundurmamalarını, elbiselerimden derecelerine göre dostlarıma ve sâlih kimselere verilmesini vasiyet ediyorum. Beni böylece duâlarıyla, kardeş ve dost olarak hatırlamalarını istiyorum. Dînen kendilerine düşen vazifelerin yapılmasını sağlamaları böylece mümkün olur. Size söylediğimi hatırlayacaksınız. İşlerimi Allahü teâlâya havâle ediyorum. Muhakkak O, kullarını görür. Kendim ve sizin için Allahü teâlâdan magfiret diliyorum. Vasiyetimi, 'Sübhâneke Allahümme ve bi-hamdike lâ ilâhe illâ ente estagfiruke ve etûbü ileyke fagfirlî verhamnî inneke entel gafûrurrahîm' diyerek bitiriyorum. Yine dostlarıma ve talebelerime, namaz iskâtı, yemin ve oruç keffâreti için terekemden bin dirhem vermelerini ve borçlarımı ödemelerini vasiyet ediyorum."