Hindistan halkına yapılanlar!..
23/11/2022 Çarşamba Köşe yazarı A.U
İslam Düşmanları -9-
1925 senesinde
Hindistan'ı ziyaret eden Fransız muharrir Marcelle Perneau neşrettiği
kitabında diyor ki:
"Hindistan'ın birinci şehri olan Kalküta’daki sefâlet
hakkında, Pâris ve Londra'nın civârındaki batakhâne mahalleleri aslâ bir fikir
veremez. Kulübelerde insan ve hayvanlar birbirine karışmış, çocuklar ağlıyor,
hastalar inliyor. Onların yanında ispirto ve esrar içmekten bîtâb kalmış
insanların, ölü gibi yerlerde yattığını görürsünüz. İnsan bu kadar aç, sefîl,
zayıf ve bîtâb vücutları seyrederken, ister istemez bunların ne iş
yapabileceklerini kendi kendine soruyor. Fabrikalara doğru koşan bunca insana,
fabrikalar kazançlarının ne kadarını tediye ediyor? İhtiyaç, meşakkat, sârî
hastalıklar, içki ve esrâr, zayıf, mukâvemetsiz ahâliyi kırıyor, yok ediyor.
Dünyânın hiçbir yerinde, insan hayâtına karsı olan ilgisizlik, burada olduğu
kadar hayâsızca olmamıştır. Hiçbir zahmet, hiçbir iş, ağır ve gayr-i sıhhî
kabul edilmemektedir. İsçi ölecekmiş ne zararı var? Yarın yerine derhâl
diğeri geçer. İngilizlerin burada düşündükleri yegâne şey, istihsâli çoğaltmak
ve çok para kazanmaktır."
ABD eski Hâriciye Nâzırı Williams Jennings Bryan,
İngiliz hükûmetinin Rusya'dan daha zâlim ve daha aşağı olduğunu delilleriyle
zikretmekte ve (Hindistân'da İngiliz Hâkimiyeti) kitâbının
sonunda diyor ki: "Hindistan ahâlisinden, hayâtta olanlara refâh ve
saâdet bahşettiğini iddia eden İngilizler, milyonlarca Hindliyi mezâra
göndermişlerdir. Mahkemeler ve inzibât kuvvetleri tesis ettiklerini her yerde
söyleyen bu millet, resmî bir yağmacılıkla Hindistan'ı tâ iliklerine kadar
soymuştur. Soymak kelimesi biraz ağır ise de, İngiliz idâresinin melânetini
başka türlü îzâh etmek mümkün değildir. Hıristiyanlık iddiâ eden İngiliz
kavminin vicdanı, esaret zinciri altında inleyen Hind Müslümanlarının istimdât
nidâlarını duymak istemiyor."
Mister
Hodberk Keombtun (Hindlinin Hayâtı) kitâbında
şöyle demektedir: "Efendileri [İngilizler] Hindliye zulmeder, o ise her
şeyi yok oluncaya, ölünceye kadar çalışmaya, ona hizmete devam
eder..."
Bu sözler, insaflı Hıristiyanların, İngiliz vahşetini bildiren yazılarından birkaçıdır. İngilizlerin diğer müstemlekelerinde çalıştırılan Hindli Müslüman isçilerin vaziyeti, dahâ da beterdi. 1834 senesinde İngiliz sanâyicileri, Afrika yerlileri yerine Hind işçisi kullanmaya başladılar. Hindistân'dan Güney Afrika müstemlekelerine binlerce Müslüman naklediliyordu. (Kuli) ismi verilen bu işçilerin vaziyeti, kölelerin vaziyetinden daha fena idi. Bunlar (Indentured Labour=Sözleşmeli iş) denilen bir usule tâbi tutulur. Buna göre, (kuli) beş sene müddet ile taahhüt altına girmekte idi. Bu zaman içerisinde kuli, işini terk edemez, evlenemez, gece gündüz kırbaç altında çalışmak mecbûriyetindedir. Ayrıca senelik, üç İngiliz altını da vergi vermekle mükelleftir. Bunlar (Labour in India), (Post-Lecturer in the University of New-York)un yazıları ile bütün dünyaya ilân edilmektedir.