İsrâ ve Mirâca dair...

24/03/2020 Salı Köşe yazarı R.A

Mirâc hadîslerinde Sevgili Peygamberimiz, “yükseğe çıkarıldım” buyurduklarından, bu hâdise, “Mirâc Hâdisesi” diye anılmıştır.

 

Sevgili Peygamberimiz, Allahü teâlâ tarafından vâki olan davet üzerine, gecenin muayyen bir sâatinde, melekût âlemini, kâinâtın hârikalarını seyir ve temâşâ için, Mekke'deki Mescid-i Harâmdan Kudüs'teki Mescid-i Aksâya götürülmüş, oradan da göklere, bilinmeyen yerlere yükseltilmiştir.

Bütün İslâm âlimleri, Mescid-i Aksâ’nın Kuds-i şerîfte olduğunu kitaplarında yazmışlardır. Mescid-i Aksâ’nın Kudüs dışında, Mekke-i mükerremede veya Ci’râne’de, yahut oralara yakın bazı yerlerde olduğunu iddiâ edenler, -en hafîf ifâdeyle söyleyecek olursak- câhil kimselerdir.

Bir kimse çıkıp Süleymâniye Câmii İstanbul’da değil, Selîmiye Câmii Edirne’de değil, Ulucâmi de Bursa’da değil dese, ona hangi gözle bakarlarsa, Mescid-i Aksâ’nın Kudüs’te olmadığını iddiâ eden bir kişiye de öyle bakarlar. Bırakın ilim ehli insanları, aklı başında herhangi bir Müslümânın dahi buna inanması mümkün değildir. Eğer Peygamber Efendimiz, Mekke-i mükerremeden Kuds-i şerîfe gidip geldiğini anlatmamış olsaydı, bütün kitaplarda yazıldığı gibi, müşrikler niçin Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimize gelip de, Mekke ile Kudüs arasında ne kadar mesâfe olduğunu sorsunlar?

Sevgili Peygamberimizin bu iki mahal arasındaki seyâhatleri, geceleyin vukû bulduğu için, “gece yolculuğu yaptırılması” manasında bu olaya "İsrâ" denmiş, bu kelime, aynı olayı anlatan âyetle başlayan "İsrâ" sûresinin de adı olmuştur.

“Mirâc” ise “merdiven” ve “yükseğe çıkmak” gibi manalara da gelmekle beraber, Resûl-i Ekrem Efendimizin, “varlık ufuklarının üstüne, yüce makâmlara yükselmesi” demektir. Nitekim mirâc hadîslerinde Sevgili Peygamberimiz, “yükseğe çıkarıldım” buyurduklarından, bu hâdise, “Mirâc Hâdisesi” diye anılmıştır.

Bu “mucize”yi, zaman ve mekân mefhûmlarıyla açıklamak ve akıl ile îzâh etmek mümkün değildir. İlâhî kudretin ve Peygamberlik mertebesinin ne demek olduğunu idrâk edebilenler, bu hâdisede bir gariplik görmezler. Allah ve Resûlüne inananlar, mucizelere de inanırlar. Mirâc hâdisesiyle, Müslümânların îmânları kuvvetlenmiş, kâfirlerin de düşmânlıkları artmıştır.

Peygamberimizin ümmetinden şirk koşmayanların Cennete girecekleri müjdesi, ayrıca îmân esaslarıyle ilgili Bakara sûresinin son iki âyeti, Peygamber Efendimizin mirâc dönüşü biz ümmetine getirdiği en değerli hediyeler arasındadır. Kezâ önceden sabah ve ikindi namazları olmak üzere iki vakit farz olan namaz, bu zamanda, beş vakte çıkarılmıştır.

Yine bu gecede, arada vâsıta olmaksızın, bizzât Allahü teâlâ tarafından Peygamber Efendimize vahyedilen İsrâ sûresinin 23 ilâ 39. âyetleri arasında belirtilen 12 madde bildirilmiştir.

Peygamber Efendimiz, bu gecede, Cebrâil aleyhisselâmın geçemediği noktadan ötelere geçmiş, arada vâsıta olmaksızın, bilinmeyen bir şekilde mekânsız, zamansız, cihetsiz, sıfatsız olarak Allahü teâlâyı görmüş ve konuşmuştur.