"Benimle sohbet etmek ister misiniz?.."
24/03/2023 Cuma Köşe yazarı V.T
Muhammed bin Ömer
Verrâk hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Afganistan’da Tirmiz’de doğdu.
893 (H.280) senesinde Belh şehrinde vefât etti. Zamânının büyük âlimlerinden ve
evliyânın meşhurlarından olan Ahmed bin Hadreveyh ve Muhammed bin Ali Hâkim
Tirmizî'nin derslerinde ve sohbetlerinde bulunup kemâle erdi.
Ömrü boyunca
Hızır aleyhisselâmla görüşmeyi murâd ederdi. Her gün kabristana gider
gelir ve bu arada bir cüz Kur'ân-ı kerîm okurdu. Bir gün yine bu maksatla
evinden çıkarken, kapıda nûrânî yüzlü bir ihtiyar kendisine selâm verip; "Benimle
sohbet etmek ister misiniz?" diye sordu. O da "İsterim" deyince,
berâberce konuşarak kabristana gidip geldiler. Evin kapısına gelince, o nûr
yüzlü ihtiyar; "Bunca zamandır görmek istediğin Hızır benim. Benimle
sohbet edeceğim derken bugün bir cüz Kur'ân-ı kerîm okumaktan mahrûm kaldın.
Hızır'la sohbet etmenin sonucu bu olunca, diğer insanlarla konuşmanın netîcesi
ne olur?" buyurdu.
Biricik oğlunu mektebe
gönderdi. Bir gün çocuğun benzinin sararıp bedeninin titrediğini gördü.
Sebebini sorduğunda "Hocam bana bir âyet-i kerîme öğretti. O âyette
cenâb-ı Hak meâlen; (Eğer siz [dünyâda] küfrederseniz,
çocukları aksaçlı ihtiyarlara çevirecek olan bir günde [kıyâmet
gününün şiddet ve azâbından] kendinizi nasıl koruyabilirsiniz?) (Müzzemmil
sûresi: 17) buyuruyordu. Bu âyetin şiddetinden böyle oldum" dedi. Çocuk
hastalandı. Bir müddet sonra da vefât etti. Babası Muhammed bin Ömer oğlunun
mezarının başında ağlayarak kendi kendine şöyle dedi:
"Ey Muhammed!
Çocuğun bir âyet işitmekle hastalanıp can verdi. Bunca yıldır Kur'ân-ı kerîm
okur hatmedersin, sana bir şey olmuyor. Yoksa kalbin taş mıdır?"
Muhammed bin Ömer Verrâk hazretlerini, vefâtından sonra rüyâda gördüler. Benzi sararmış bir hâlde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Sebebini sorduklarında; "Gömülü bulunduğum şu kabristana defnedilen cenâzelerden, onda biri bile mümin olarak ölmemiş" buyurdu. "Öldükten sonra sana nasıl muâmele edildi?" diye sorduklarında: "Elime bir sevap ve günah defteri verildi. Bunu okurken, bilmediğim bir günahtan dolayı, amel defteri baştan başa simsiyah oldu. Geriye kalan kısmını okuyamadım. O sırada bir nidâ geldi ve; "Dünyâda iken lütuf ve ihsânımız olarak bu günâhını gizlemiştik, burada açıklamak bize yakışmaz, affettik" buyuruldu.