Her varlık, Allah'ı tesbih eder...
24/04/2024 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Her varlığın kendi lisânına göre tesbihi vardır. Allahü teâlânın velî
kulları ve mürşid-i kâmiller bunu bilirler.
Pîr Muhammed Gencevî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Karabağ'ın Gence şehrinden olup, evliyânın büyüklerinden Şems-i Tebrîzî'nin torunlarındandır. On altıncı asırda yaşamıştır. Tasavvufta zamânının meşhûr velîlerinden Abdülgaffâr hazretlerinin ders ve sohbetlerinde yetişip kemâle erdi.
Şeyh hazretleri buyurmuştur ki: "Hind beldesinde
bir talebem vardır. Beni görmemiştir. Ama onu tasavvufta yetiştirip kâmil ve
mükemmil yetişmiş ve yetiştirebilen hâle getirdik. O bulunduğu diyârın halkını
irşâd etmektedir. Kâmil ve yetişmiş olan mürşid o kimsedir ki, iki talebesinden
biri doğuda biri de batıda olsa ve ikisi aynı anda vefât etmek üzere olsa, her
ikisinin de başında bulunup îmânlarını şeytanın vesvesesinden muhâfaza
eder."
Eriş şehrinden Molla Bâbâ adında biri, Pîr Muhammed
Gencevî hazretlerine talebe olmuş ve hizmetinde bulunmuştu. Bu kimse şöyle
anlattı: "Bir defâsında Şeyh hazretleriyle bir yere gidiyorduk. Hocam at
üzerindeydi. Ben de yanında yaya yürüyordum. Giderken yol üzerinde bir kuş ölüsü
gördük. Hocam bana;
-Şu kuşcağızı bana ver! dedi. Ben de alıp verdim.
Bir müddet elinde tuttu. Sonra kuşcağız canlandı ve uçup gitti. Bunun üzerine;
-Efendim, Îsâ aleyhisselâm duâ edince, ölü dirilirmiş.
Elhamdülillah sizin nefesiniz ile de bu kuşun dirildiğini gözümüzle
gördük, dedim. Bunun üzerine buyurdu ki:
-Kuşcağız ölmemişti. Fakat tesbihini yâni Allahü
teâlâyı zikrederken söylediği şeyi unutup onu düşünürken kendini kaybetmiş.
Tesbihini hatırlattım. Aklı başına geldi ve toparlanıp uçup gitti... Her
varlığın kendi lisânına göre tesbihi vardır. Allahü teâlânın velî kulları ve
mürşid-i kâmiller bunu bilirler. Bir senede gökten kaç damla yağmur düşeceğini
ve yerden ne kadar ot biteceğini Allahü teâlâ mürşid-i kâmillere
bildirir."
Pîr Muhammed Gencevî hazretlerinin
hanımı Zeyneb Ana'nın iki erkek kardeşi vardı. Bunlardan biri Gencevî
hazretlerini severdi ve ona talebe olmuştu. Diğerinin hiç muhabbeti yoktu. İki
kardeş birlikte Gürcistan'a askere gitmişlerdi. Bir gün Gencevî hazretleri
hanımı ile evinde otururken; "Eyvâh!" dedi. Hanımı ne oldu diye
sorunca; "Birâderine bir kâfir tüfek attı. Bizi seven kardeşine gelen kör
kurşuna bir pelit ağacını eğdim. Kurşunu meşe ağacı tuttu. Birâderin
kurtuldu" deyince, Zeyneb Ana; "Öbür kardeşime gelen kurşun ne oldu?"
diye sordu. "Göğsünü delip geçti!" deyince; "Aman böyle
söyleme!" dedi. "Allahü teâlâ bilir ama, böyle oldu" Askerler
dönünce, Gencevî hazretlerini seven kayınbirâderi sağ sâlim geldi. Sevmeyip
muhâlefet edenin ise vurularak öldüğü haberi geldi.