Özbekistân'daki târihî eserler
24/05/2022 Salı Köşe yazarı R.A
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bu târihî eserler de
hürriyetlerine kavuşmuş ve büyük bir restorasyon faâliyeti başlamıştır...
İlk çağlardan beri, bu bölgelerde, önceleri Türkler ve Îrânlılar yaşamış; buralarda Asyâ Hûn, Göktürk ve Uygur İmparatorlukları; Sâmânîler; Karahânlı, Gazneli, Büyük Selçuklu ve Hârezmşâhlar Devletleri; Tîmûr İmparatorluğu, Çağatay Hânlığı ve Şeybânîler hâkim olmuşlardır.
Müslümânların, “Mâverâünnehr”e
ilk defâ; 667’de “el-Hakem
bin Ömer el-Gıfârî” komutasında gelerek üç yıl kaldıkları,
daha sonra “Kuteybe
bin Müslim”in düzenlediği seferler netîcesinde, küçük bir kısım
hâriç, bütün bölgenin
Müslümânların hâkimiyetine girdiği ve bölgede İslâmiyyet’in hızla yayıldığı
bilinmektedir.
Buhârâ’da, dün zikrettiğimiz büyük
âlim ve velîlerin türbe ve külliyyelerinden başka, Leb-i Havz Câmii, Mîr Arab
Medresesi, Kalan Minâresi, Ark Kalesi gibi târihî ziyâret mekânları da
mevcuttur.
Semerkant’ta, Şâh-ı Zinde (Kusem bin Abbâs)
külliyyesi, Ebu’l-Leys-i Semerkandî Türbesi, Tîmûr Hân Türbesi, Uluğbey
Türbesi, Uluğbey Rasadhânesi, Uluğbey Medresesi, Tilla Kârî Câmii ve Medresesi,
Şirdâr Medresesi, Bîbî Hanım Mescidi, Registân Meydânı gibi târihî ziyâret
mahalleri vardır.
Taşkent’te de Zengi Atâ hazretleri Türbe ve
Külliyyesi, Barak Han Medresesi, Kökel Taş Medresesi, Emîr Tîmûr Müzesi, Cuma
Mescidi, Alî Şîr Nevâî Müzesi gibi ziyâret yerleri mevcut. Orada Nûreddîn-i
Taşkendî hazretleri de var. Hazret-i Osmân Efendimizin okurken üzerinde şehîd
edildiği Mushaf-ı Şerîf de buradadır.
Bu beldelerde (yanî Özbekistân, hattâ bütün Türkistân’da)
yetişen büyük âlimler, ciltler dolusu eserler yazdılar; pekçok talebe
yetiştirdiler; bütün dünyâya ilim-irfânı, İslâmiyetin örnek ahlâkını yaydılar. Fakat
gerek vahşi Moğollar, gerekse dînsiz komünistler bu bölgeyi ele geçirince, Türk
milletinin, dînî âbidelerle süsleyip, İslâm mîmârîsi ile şarkın birer
pırlantası hâline getirdiği Buhârâ, Semerkand, Taşkent ve Kaşgar gibi
Mâverâünnehir şehirlerinin kütüphânelerinde mevcut olan milyonlarca kitâbı
[Kur’ân-ı kerîm ve hadîs kitapları başta olmak üzere, bütün dînî eserleri],
sokaklarda ayaklar altında çiğnediler, yırtıp yaktılar. Kitaplarını teslim
etmeyen binlerce Müslümanı ve din âlimlerinin büyük kısmını Sibirya’ya sürdüler
ve şehit ettiler.
Komünistler,
İslâmî kitâbları yok etmekle iktifâ etmediler, yalnız Buhârâ’da 360 câmi ve
mescidi yıktılar. Bir medrese, ateizm (dînsizlik, dîn aleyhtarlığı) müzesi
olarak kullanılmak için bırakıldı. Semerkand’daki Uluğ Bey Medresesi de dîn
aleyhtârlığı müzesi olarak kullanılmıştır.
Ruslar
yalnız İslâm mâbedlerine el atmakla kalmamış, bölgede bulunan kiliseleri de
kapatarak basketbol ve voleybol salonu yapmışlardır.
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bu târihî eserler ve mâbetler de hürriyetlerine kavuşmuş ve büyük bir tâmîr ve restorasyon faâliyeti başlamıştır. Akıl almaz derecede paralara mal olacak şâhâne tâmîrâtlar yapılmaktadır. Emeği geçenlerin hepsini tebrîk ve takdir ediyor, kendilerine en kalbî şükrânlarımızı sunuyoruz.