Müteşâbih ve muhkem âyet-i kerimeler...
24/09/2020 Perşembe Köşe yazarı V.T
Hadîs-i şerifler de, "muhkem" ve "müteşâbih" olmak
üzere iki kısmdır.
Şerefüddîn İbnü’l-Bârizi hazretleri Şafiî fıkıh, kıraat ve hadis âlimidir.
645'te (m. 1248) Suriye’de Hama'da doğdu. Burada ve Şam’da ilim tahsil ettikten
sonra talebe yetiştirdi ve Hama'da kırk yıl süreyle kadılık yaptı. 738'de (m.
1338) Hama'da veffat etti.
Bu mübarek zat, bir dersinde buyurdu ki:
Kur'ân-ı kerimde âyetler iki nevidir. Bunların bir kısmının manası açıktır.
Bunlara (Muhkem âyetler) ismi verilir. Bir kısmının mânası ise, açıkça
anlaşılmaz. Bunlar, ayrıca tefsîre, îzâha muhtaçtır. Bu âyetlere (Müteşâbih
âyetler) adı verilir. Hadîs-i şerifler [Peygamberimizin sözleri] de, muhkem ve
müteşâbih olmak üzere iki kısmdır. Bunları tefsîr etmek mecbûriyeti, İslâm
dîninde (İctihâd) müessesesinin kurulmasına sebep olmuştur. Peygamberimiz de,
bizzat ictihâd yapmıştır. Onun ve Eshâb-ı kirâmın yaptıkları ictihâdlar, İslâm
bilgilerinin temelidir. İslâm dînini yeni kabul eden kavimlerin, kendi
dinlerine göre mukaddes saydıkları şeylerin İslâm dînindeki hükmünün ne
olduğunu, İslâm dîninin bunlar hakkında nasıl hükmettiğini sordukları zaman,
İslâm âlimleri bunlara cevaplar vermişlerdir.
Bunlardan îtikat, îman ile ilgili meselelerin hâlledilmesi, cevap
verilmesinden (Kelâm) ilmi meydana gelmiştir. Kelâm âlimlerinin İslâmı yeni
kabul edenlere, eski dinlerinin niçin yanlış olduğunu mantıkî bir tarzda ispat
etmeleri icap ediyordu. Kelâm âlimleri bu meseleleri çözmek için çok
uğraştılar. Birçok hakîkatler ve çok kıymetli mantık ilmi ortaya çıktı. Bir
yandan da, yeni Müslüman olanlara Allahü teâlânın var ve bir olduğunu, ebedî
olduğunu, doğmamış ve doğurmamış olduğunu, onların anlayacağı tarzda anlatmak
ve şüphelerini ortadan kaldırmak icap ediyordu. Kelâm âlimleri bu işte çok
muvaffak oldular.
Bu mukaddes vazîfeyi yapmakta, Müslüman fen adamları da, kelâm âlimlerine yardımcı oldular. Meselâ, yıldızlara kudsiyet veren Sâbiî ve Veseniye ismindeki putperestleri, bu yanlış itikattan uzaklaştırmak için, mantık ve heyet [astronomi] âlimi Yakûb bin İshak el-Kindî senelerce uğraştı ve sonunda onlara, düşüncelerinin yanlış olduğunu vesikalarla ispat etti. Ne yazık ki, kendisi, eski Yunan filozoflarının sapık fikirlerinin tesirleri altında kalarak Mutezilî oldu!..