Evliyânın kalbi, ilâhî nûrların kaynağıdır!
24/09/2023 Pazar Köşe yazarı V.T
Sirâceddîn Şirvânî hazretleri evliyânın büyüklerindendir.
Azerbaycan’daki Şemâhî kasabasında 1782 (H.1197) senesinde doğdu. İlk tahsilini
Muhammed Nûrî Efendiden yapıp, Erzincan, Tokat, Burdur ve İstanbul'a gidip ilim
tahsil etti. Sonra Şam’da Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin huzûruna
giderek ona talebe oldu. Ömrünün son zamanlarını Amasya'da geçirip, orada 1847
(H.1264) senesinde vefât etti.
Bir sohbetinde şunları anlattı: Üstadım Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî
hazretleri talebelerine ve sevenlerine nasîhat ederek buyurdu ki: “Sizlere
vasiyetim, size İslâmiyeti anlatan hocaya îtirâzı terk, Resûlullah'ın dînine
ittibâ ve kendini aradan çekip, yok etmeyi bu yolun esâsı biliniz. Bu üçü
olmadan bu yolda ilerleme olmaz. Bu yolun büyükleri kendilerine bağlı
olanlardan gâfil değildir. Onlara kimse kafa tutamaz. Onlara kafa tutanın işi
de, başı da, saâdeti de gider. Hanım, çocuklar, mal ve mülk, Allahü teâlânın
emânetleridir. Emânetlerini istediği zaman alır. Nefs-i emmâreden kurtulmanın
alâmeti, insanların övmesi ile ayıplamasını, eşit görmektir. İnsanların
rağbetine sevinip, aramamalarına, etrâfınızda dolaşmamalarına üzülmek,
basitlik, büyük akılsızlık ve anlayışsızlıktır. En mühim vasiyetim şudur ki:
Ölümü, âhiret hallerini ve nîmetlerin hakîki sâhibini unutmayınız. Elden
geldiği kadar peygamberlerin efendisinin (sallallahü aleyhi ve sellem)
sünnetine uymada ileri gitmeye çalışınız. Günde bin kere duyulmayacak kadar
alçak sesle, Kelime-i tehlîl (Kelime-i tevhid) söyleyiniz. Hem kalbe yönelerek,
hem de mânâsını düşünerek olsun. Böylece kalpte, hakîkî matlûbdan başka bir şey
kalmasın. Zîrâ büyüklerin yolunda asıl maksad mâbûddur. İhlâs ne kadar çok
olursa, evliyanın yardımı o kadar ziyâde olur. Evliyânın kalpleri, ilâhî nûrların
çıkıp geldiği kaynaklardır. Onların hoşnut olduğundan, Hak teâlâ da hoşnuttur.
Onların kalblerinde yer eden, büyük devlete kavuşmuştur.
Bizim yolumuz, İslâm dînine ittibâ (uyma) yoludur. Herkes
elinden geldiği kadar buna çalışmalıdır. Allah adamlarının iğnesini (dokunaklı
sözlerini) ilâç gibi bilmelidir. Çünkü bu tâifenin celâli, cemâl ile
karışıktır. Yâni kızmalarında da merhamet vardır. Bütün gayretle, sünnetin
yayılmasına ve bid'atlerin yok edilmesine çalışmalı, Müslümanların, Ehl-i
sünnet âlimlerinin bildirdikleri doğru îtikâd üzere olmalarına uğraşmalıdır. Bu
işle uğraşmadan yapılan zühd ve ibâdeti, kör, kötürüm ve ihtiyarlar da yapar.