“Mazlûm kardeşine yardım et”
24/10/2023 Salı Köşe yazarı R.A
Cenâb-ı Hak, zulmün
yerine adâleti ikâme etmiştir. Bir âyet-i kerimede
buyurmuştur ki: “Biz sana, insanlar arasında Allah’ın
sana gösterdiği gibi hüküm vermen için hakîkatin ifâdesi olan bu vahyi
indirdik. Sakın hâinlere taraftâr olma.” (Nisâ, 105)
Diğer bir âyet-i kerîme meâli de şöyledir: “Düşmânlık
ancak zâlimlere karşıdır.” (Bakara, 193)
Allahü teâlâ, 2 şeyin cezâsını, bu dünyâda veriyor; âhırete
tehîr etmiyor: Ana-babaya ısyân ve zulüm.
Sevgili Peygamberimiz, “Allah’a yemîn ederim ki; ya iyiliği
emreder, kötülükten nehyeder, zâlimin elini tutup zulmüne mâni olur, onu hakka
döndürür ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allahü teâlâ kalblerinizi birbirine
benzetir. Sonra da İsrâîloğullarına la’net ettiği gibi, size de la’net eder” buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Sünen, Kitâbu’l-Melâhim 17)
Yine Peygamber Efendimiz, “Bir kimse, bir kişinin zâlim olduğunu
bildiği hâlde, zâlime yardım maksadıyla onunla birlikte adım atarsa, İslâmdan
çıkmış olur” îkâzını yapmıştır. Ya’nî bu davranış, gayr-i
İslâmî bir hareket tarzıdır. Zâlimlere destek olmak, zulümlerine ortaklık
etmek, hakîkî Müslümânların, vicdân ve insâf sâhibi insanların yapacakları bir
iş değildir.
Dünyânın
en âdil devlet başkanlarından biri olan Hazret-i Ömer (radıyallahü
anh): “el-Adlü esâsül-mülk=Adâlet, mülkün temelidir” buyurmuştur.
Zâten bu temeli dinamitleyen, mülkün zevâline sebep olan ise zülümdür. Atalarımız: “Zülümle
âbâd olanın, akibeti berbâd olur” demişlerdir.
Peygamber Efendimiz, “Benden sonra ümmetim için üç şeyden
korkarım. İmâmların (devlet adamlarının) zulmetmelerinden, ümmetin nücûma
(yıldız falına) inanmalarından ve kaderi yalanlamalarından” buyurmuştur.
“Huccetül-İslâm
İlmihâli” isimli kıymetli kitâbın müellifi Süleymân bin Cezâ (rahmetullahi
aleyh): “Ey oğul! Şakîlerin (kötü kimselerin) alâmeti
sende bulunmasın. Bu alâmetlerin evveli zulmetmektir. Zulüm üç kısımdır. Birincisi: Allahü
teâlâya âsî olmak; İkincisi: zulmeden
kimselere yardım etmek; Üçüncüsü de: kendi
emri altında bulunanlara ezâ-cefâ etmek, onların ibâdet yapmalarına mâni olmak. Bu
üç çeşit zulmü işleyenlerin varacakları yer Cehennem'dir” şeklinde çok önemli
bir tenbîh ve îkâzda bulunmaktadır.
Buyük âlimlerimizden Ebû Saîd Muhammed Hâdimî (rahimehullah):
“Her Müslümân hem îmânını korumaya, kaptırmamaya çalışmalı, hem de Allahü
teâlâya ve O'nun Peygamberine inanmayan kâfirleri sevmemelidir. Fakat sevmediklerine
de kötülük ve zulüm yapmamalı, kâfirlere ve bid'at sâhiplerine de tatlı dil ve
güler yüz ile nasîhat etmelidir. Onların felâketten kurtulmalarına,
seâdete kavuşmalarına çalışmalıdır” buyuruyor.
Harput’lu
Hacı Ömer Efendi ise, “Sana zulmedeni affet. Amelinle mağrûr olmaktan
sakındığın gibi, ilimle gurûrlanmaktan da sakın. Yakınının, fakîrin ve komşunun
hakkını gözet. Konuşmadan hoşlanmayanın yanında konuşma. Mazlûm
kardeşine yardım et. Zamânını iyi değerlendir”
buyurmuştur.