Gelen belalara sabırlı hatta şükredici olmalı
24/11/2024 Pazar Köşe yazarı V.T
“Allahü teâlâdan gelen belalara sabırlı, hatta şükredici olmak lazımdır.
Zira, birbirinden acı belaları çoktur."
Ebû Ali Hadramî hazretleri evliyanın büyüklerindendir. 1178 (H.574) senesinde, Yemen’de Terîm'de doğdu. Seyyid olup, hazret-i Hüseyin'in evladındandır. 1256 (H.653) senesinde orada vefat etti. Bazı kıymetli risaleleri mevcut olup, Bedâi'u Ulûm-il-Mükâşefât Vet-Tecelliyât bunlardandır. Bu eserinde keramet olarak, vefatından sonra meydana gelecek bazı mühim hadiseleri haber vererek insanları ikaz etmiştir ki, bu mühim haberlerden bazıları şunlardır: Bağdat'ın yakılması, Dicle Nehri’nin taşması ve birçok insanın suda boğulması. Vezirin evinin, halifenin hazinesinin ve bunlardan başka 330 evin yıkılması. Birçok kimsenin yıkıntılar altında kalarak ölmesi. Bu hadiselerin 1257 senesi Cemâzil-âhir ayında olacağını haber vermesidir. 1259 yılında İslam âleminde bir benzeri daha görülmemiş olan Tatar istilasının meydana geleceğini, bunların her çirkinliği ve vahşeti işleyeceklerini, bu musibetin etrafa yayılacağını, Hadramût'ta büyük bir sel olacağını, halifenin Safer ayında öldürüleceğini bildirdi. Bu haber verdiği şeylerin hepsi, kendisinin 1256 (H.653) yılında 79 yaşında iken vefatından sonra, bildirdiği zamanlarda meydana gelmiş, aynen dediği gibi olmuştur. Hadramût'ta büyük bir sel meydana geldi. Pek çok belde harap oldu ve dört yüzden fazla insan bu musibet anında öldü. Bir sohbeti sırasında buyurdu ki:
“Tasavvuf; vakti, en değerli olan şeye sarf etmektir." "İnsanın
kıymeti; idrakinin, zekâsının, bu yolun büyüklerinin hakikatlerini anladığı
kadardır." "Allahü teâlâdan başka hiçbir muradın kalmayıncaya kadar
gayret göster. Bu muradın hasıl olunca, işin tamamdır. İsterse senden
kerametler, hâller ve tecelliler hasıl olmasın, gam değildir."
"Tasavvuf, herkesin yükünü çekmek ve kimseye kendi yükünü
çektirmemektir." "Allahü teâlâdan gelen belalara sabırlı, hatta
şükredici olmak lazımdır. Zira, Allahü teâlânın birbirinden acı belaları
çoktur." “Zikir bir kazma gibidir ki, onunla gönülden yabancı duygu
dikenleri temizlenir." "İbadet; emirlere uyup, amel etmek, nehyedilen
şeylerden sakınmaktan ibarettir. Ubûdiyyet, kulluk da bu şekilde Allahü teâlâya
yönelmektir." "İnsanın yaratılmasından murad, kulluk yapmasıdır.
Kulluğun özü de, her hâlükârda Allahü teâlâyı unutmamaktır." "Söz,
yüce bir şeydir. Zamanında ve yerinde olmalıdır."