Bilmemek özür değil günâh olur!..
24/12/2019 Salı Köşe yazarı V.T
Allahü teâlânın sıfât-ı
zâtiyyesini ve sıfât-ı sübûtiyyesini, doğru bilmek ve
inanmak lâzımdır.
Kemâhlı Hâcı Feyzullah Efendi Erzincan'ın Kemâh
beldesindendir. Erzincan’da Terzi Baba diye meşhûr Hayyât Vehbî hazretlerinin
sohbetlerinde yetişti. Terzi Baba, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin “kuddise sirruh”
yolunu oralarda yaymakta idi. Feyzullah Efendi sonra medrese tahsilini
tamamlayıp uzun seneler Aydın-Söke’de müderrislik yapmış, 1323 [m. 1905] de
vefât etmişdir. Kemâhlı Hâcı Feyzullah Efendi birçok kitap yazdı. Bunlardan en
meşhuru, “Ferâid-ül-fevâid”dir. Bu eseri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin
“İ’tikâdnâme” kitâbından tercüme etmiştir. Bu eserinde şöyle nakleder:
İslâm âlimleri buyurdu ki: (Mükellef) olan, yanî âkıl ve
bâliğ olan, kadın, erkek her Müslümânın, [Allahü teâlâyı tanıması, bilmesi,
yanî] Allahü teâlânın sıfât-ı zâtiyyesini ve sıfât-ı sübûtiyyesini, doğru
bilmesi ve inanması lâzımdır. Herkese ilk farz olan şey budur. Bilmemek özür
olmaz. Bilmemek günâh olur. Ahmed oğlu Hâlid-i Bağdâdî’nin bu kitâbı yazması,
başkalarına üstünlük ve bilgi satmak ve şöhret sâhibi olmak için değildir. Bir
yâdigâr, bir hizmet bırakmak içindir. Allahü teâlâ, bu âciz olan Hâlid’e ve
bütün Müslümânlara kendi kuvveti ile ve Resûlünün mubârek rûhunun yardımı ile
imdâd eylesin! Âmîn.
Allahü teâlânın (Sıfât-ı zâtiyyesi) altıdır. Bunlar: Vücûd,
Kıdem, Bekâ, Vahdâniyyet, Muhâlefet-ün lil-havâdis ve Kıyâm-ü bi-nefsihî’dir.
Vücûd, kendiliğinden var olmak demekdir. Kıdem, varlığının öncesi, başlangıcı
olmamaktır. Bekâ, varlığı sonsuz olmaktır, hiç yok olmamaktır. Vahdâniyyet,
hiçbir bakımdan şerîki, nazîri, benzeri olmamaktır. Muhâlefet-ün lil-havâdis,
hiçbir şeyinde, hiçbir mahlûka, hiçbir bakımdan benzemez demektir. Kıyâm-ü
bi-nefsihî, varlığı kendindendir, hep var olması için, hiçbir şeye muhtâç
değildir, demektir. Bu altı sıfatın hiçbiri, mahlûkların hiçbirinde yoktur.
Bunların, mahlûklara hiçbir sûrette teallukları, bağlantıları da yoktur. Bazı
âlimler, Vahdâniyyet ve Muhâlefet-ün lil-havâdisin aynı olduklarını söyleyerek,
(sıfât-ı zâtiyye beştir) demişlerdir.
Allahü teâlâdan başka olan her şeye, (Mâ-sivâ) veyâ (Âlem)
denir. Âlemlerin hepsi yok idi. Hepsini Allahü teâlâ yarattı. Âlemlerin hepsi,
mümkindir ve hâdisdir. Yani, yok iken var olabilir ve var iken yok olabilirler
ve yok iken var olmuşlardır. (Allahü teâlâ var idi. Hiçbir şey yok idi) hadîs-i
şerîfi, bunu bildirmektedir.