Zamanının bir tanesi Cafer-i Sadık
24/12/2022 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Cafer-i Sadık hazretleri, ilim ve
fazilette zamanının bir tanesi oldu. Zamanının bütün fen ilimlerinde de söz
sahibiydi.
Cafer-i Sadık hazretleri, Ehl-i beytten olup, "Oniki
İmam"ın altıncısı, "Silsile-i aliyye"nin dördüncüsüdür. Babası
Muhammed Bâkır, dedesinin dedesi Hazret-i Ali’dir... İlim ve fazilette
zamanının bir tanesi oldu. Din bilgilerinde olduğu gibi, zamanının bütün fen
ilimlerinde de söz sahibiydi. Yetiştirdiği talebeler, cebir ve kimya
ilimlerinde çeşitli keşifler yapmışlar, bu ilimlerin temel sistematiğini
kurmuşlardır. Fizik ve kimya ilimlerinin konusunu teşkil eden madde ve onlar
üzerindeki bilgisi pek çoktu. Kimyanın babası sayılan Cabir de, Cafer-i Sadık
hazretlerinin talebesidir.
İmam-ı Cafer'in en meşhur talebesi olan İmam-ı
a'zam Ebu Hanife, Cafer-i Sadık'ın sohbetlerine iki sene devam
ederek, o gizli ve açık marifet kaynağından ilim ve evliyalık yolunda çok
faydalandı. İmam-ı a'zam, onun huzurunda kavuştuğu yüksek mertebeleri anlatmak
için; "O iki sene olmasaydı, Numan helak olmuştu" buyurdu.
Hakiki İslam âlimleri, dinimizi, hiç değiştirmeden bugüne kadar
ulaştırmıştır. Bu âlimlerden iman bilgilerini anlatanlara “Mütekellimin",
ibadetlerin nasıl olacağını bildirenlere, "Fukaha", kalb ile
yapılacak ve sakınılacak şeyleri öğreten ilme "Tasavvuf" ve bu ilmin
âlimlerine de "Mutasavvifin" denildi. İşte İmam-ı Cafer hazretleri,
bu üçüncü ilmi anlattı.
Zamanın hükümdarı bir gece vezirine dedi ki: "Hemen git,
İmam-ı Cafer'i buraya getir, öldürmek istiyorum." Vezir, hükümdarı bundan
vazgeçirmek için çok çalıştı ise de ikna edemedi. Mecburen çağırmaya gitti.
Hükümdar da cellatlara emir verdi. "İmam-ı Cafer içeri girince, ben
başımdan külahımı çıkarınca hemen başını vurun!" dedi...
Bir müddet sonra, İmam-ı Cafer-i Sadık hazretleri içeri girdi.
Hükümdar bunu görünce, derhâl ayağa kalktı. Büyük bir tevazu ile onu karşıladı.
Koltuğuna oturttu, edeple karşısına diz çöküp oturdu. Cellatlar şaşırıp kaldı.
Hükümdar, Hazret-i İmama, "Efendim, benden isteğiniz olursa emredin, hemen
yapayım" dedi. Hükümdara "O hâlde lütfen beni bir daha çağırıp da
ibadetten alıkoyma" buyurup, gitmek üzere ayağa kalktı. Hükümdar, izzet ve
ikramla onu uğurladı. Gittikten sonra vücudunda bir titreme oldu, bayılıp
düştü. Kendine gelince, veziri sordu: "Bu ne hâl?" Hükümdar; "O
içeri girince, yanında bir aslan gördüm. Sanki bana "Onu incitirsen seni
parçalarım" diyordu. Ne yapacağımı şaşırdım" dedi.
Cafer-i Sadık hazretleri buyurdu ki:
"Sadaka vererek rızkınızı çoğaltınız. Zekât vererek mallarınızı koruyunuz. Tasarrufa riayet eden sıkıntı çekmez. Tedbirli, düzenli yaşamak, geçimin yarısıdır. İnsanlarla iyi geçinmek, aklın yarısıdır. Musibet zamanında dizini döven, sevabından mahrum olur."