Duâ almaya bakın!

25/02/2025 Salı Köşe yazarı A.U

Cemâleddîn Mahmud Hulvî “rahmetullahi aleyh” hazretlerinin kabri, İstanbul Şehremini semtinde, Şirvânî Dergâhının bahçesindedir.

 

Bu zât anlatır:

 

Gencin biri, uzaklarda bir evliyâ zâtın olduğunu öğrenip, ziyâretine gitti bir gün. Kendi kendine;

 

“O zât bir duâ eder de, kalp gözüm açılır” diye ümitleniyordu.

 

Günlerce yol gidip, buldu velînin evini.

 

Kapıdan girerken aksırdı.

 

Ve “Elhamdülillah” dedi.

 

O velî de;

 

“Yerhamükâllah!’ diye mukâbele etti.

 

Yâni, “Allah sana, rahmetiyle muâmele etsin” diye duâ etti...

 

İşte ne olduysa o anda oldu.

 

Kalp gözü açıldı gencin.

 

Ve bütün hücreleri zikretmeye başladı. Daha eşikten içeri girmemişti ki; “Allaha ısmarladık, ben gidiyorum!” dedi.

 

Mübârek zât;

 

“Niçin geldin, niye gidiyorsun?" diye sorunca;

 

“Duânızı almak için gelmiştim. Aldım ve kavuştum murâdıma. İzninizle köyüme dönüyorum” dedi.

 

Bunu anlattı.

 

Ve ardından;

 

“Evet, bu iş böyledir... Kimi kırk sene uğraşır, zor kavuşur. Kimi de kırk sâniyede murâdına erer” buyurdu.

 

Ve ilâve etti:

 

“Ümitli olmak lâzım... Allahü teâlâ dünyâda vermezse kabirde verir. Kabirde vermezse mahşerde verir. Daha olmazsa mîzanda verir, sıratta verir, cennette verir. Ama verir. Yeter ki, kul istesin.”