''Günah işleyerek kendini zelîl etme!''
25/04/2023 Salı Köşe yazarı V.T
Seyyid Kaylavî hazretleri evliyânın meşhurlarındandır. Irak'ın
Kaylaviye kasabasında yaşadı. Orada 1162 (H. 557) senesinde vefât etti. Hızır
aleyhisselâm ile görüşürdü. Abdülkâdir-i Geylânî ile sohbet ederlerdi. Gavs-ı
âzam Abdülkâdir Geylânî'ye çok hürmet eder, edebli davranırdı.
Bu mübarek zat sohbetlerinde buyurdu ki:
"Velînin kalbinde dünyâ malına karşı hiçbir muhabbet
olmamalı, kalbi, bütün kötü huylardan temizlenmelidir. Hiç kimse ile münâkaşa
etmemeli, herkesle hoş geçinmelidir. Elinde olanları muhtaçlara verip, onlara
hizmeti ganîmet bilmelidir."
"Bir mürşide, rehbere talebe olan kimsenin, samîmî değilse,
günden güne betbahtlığı artar."
"Tasavvufta yetişmek isteyen mürid, talebe, tasavvuf erbâbı
olanların ilminden bir şey işitir ve bu işittiği şeyle amel ederse, bu husus
kalbinde ömrünün sonuna kadar istifâde edeceği bir hikmet olur. İşitip amel
etmeyen kimse için ise, işittiği şey ezberlenen bir hikâye gibi akılda kalır ve
zamanla unutulup gider."
“İşlenen kusur ve hatâlara bütün kalbinizle kırgın ve üzgün
olunuz. Bu söz size nasîhatim olsun."
"Kim sözüyle ve işiyle sünneti nefsine hâkim kılarsa,
sünnete uyarsa hikmetle konuşmuş ve yapmış olur. Kim nefsine ve arzusuna göre
iş yaparsa ve konuşursa bid'at işlemiş olur."
"İnsanların içine nereden geldiği bilinmeyen keder nasıl
çöker?" diye sorulunca; "Ruh, insanın işlediği günahları ve
kötülükleri unutmaz. Nefs ise bunları unutur. Ruh, nefsin mahvolduğunun farkına
varır ve bu sebeple insanın içine bir keder çöker. İnsan bunun sebebini
anlayamaz."
"Kul için güzel edepten daha iyi mertebe göremedim. Çünkü
aklın hayâtı edeptir. İnsan edep ile dünyâ ve âhirette yüksek derecelere
kavuşur."
"Kim nefsini terbiye ederse, herkes ondan terbiye öğrenir.
Edep ehline aykırı hareket eden, yasaklara dalar ve kendisine tâbi olanlar
yoldan saparlar."
"Edep iki kısımdır: Bâtının edebi, zâhirin edebi. Bâtının
edebi, kalbin temizlenmesi; zâhirin edebi ise uzuvları kötülük yapmaktan ve
günahlardan korumaktır."
"İbâdetin tadını alan kimse ibâdetten usanmaz. Usanan
kimse, Allahü teâlâyı az tanıdığı için usanır. Peygamber efendimiz o kadar çok
namaz kılardı ki, mübârek ayakları şişerdi."
"Allahü teâlânın mârifetle aziz kıldığı bir kimseye yaraşan, günah işleyerek kendini zelîl etmemesidir."