Bir aylık konuşmayı bir günde yapmayalım!..
25/05/2023 Perşembe Köşe yazarı S.A
İmam Malik hazretlerine birini
överler. İmam da şöyle cevap verir: "Doğrudur, değerli bir insandır. Ama
bir aylık konuşmayı bir günde yapıyor!"
Dil, büyük nimettir. İyi ve kötü işlerdeki rolü, iyiliği de
kötülüğü de büyüktür. Cennete de, Cehenneme de götürür. Atalarımız "Dilin
cirmi (hacmi) küçük, cürmü (yaptığı iş) büyüktür" demişler. Nice insanlar
yaptıkları konuşmalarla öldürülmüş veya yıllarca hapis yatmıştır. Niceleri de,
yaptıkları güzel konuşmalarla takdir toplamış, yüksek makamlara çıkmış, büyük
nimetlere kavuşmuştur. Bunun için dilimize sahip olmalıyız. Konuşmaya
başlamadan, konuşacaklarımızı kontrol etmeliyiz. Söyleyeceğimiz söz, kendimize
veya başkasına bir fayda sağlayacaksa konuşmalıyız. Konuştuklarımız bir işe
yaramayacaksa boşu boşuna konuşmuş oluruz. Akıllı adam, düşünür sonra konuşur.
Ahmak ise, konuşur sonra düşünür. Konuştuktan sonra iş işten geçmiştir, ok
yaydan çıkmıştır. Pişmanlık fayda vermez artık.
Mümkün olduğu kadar az konuşmalıyız. Çok konuşmak
ahmaklık alâmetidir. Ahmakların birçok alâmeti vardır: Birincisi, çok
konuşur, ikincisi, süratle cevap verir, daha karşıdaki sorusunu bitirmeden o
cevaplandırmaya başlar. Üçüncüsü, çabuk güvenir karşısındakine. Sormadan soruşturmadan
bir iki güzel sözüne aldanır ve ona güvenir.
Rabbimiz bize bir dil vermiş, iki de kulak, üstelik dilimizi de
iki kilitle kilitlemiş. Dişlerimizle dudaklarımız. Bu, şu demektir;
konuştuklarımızdan daha çok dinlemeliyiz...
Âlimin yanında susarsak, ilmimiz artar. Cahilin yanında susarsak
sabrımız artar. Çünkü cahil saçma sapan konuşur, onu dinlerken sabretmek
zorunda kalırız, bu da bizim olgunlaşmamıza sebep olur.
Çok konuşanı pek sevmezler. İmam Malik hazretlerine birinden
bahsederler ve onu överler. İmam da, şöyle cevap verir:
-Doğrudur, değerli bir insandır. Ama bir aylık konuşmayı bir
günde yapıyor!..
İran hükümdarlarından Behram av meraklısıydı. Bir gün av dönüşü
yorulur ve bir ağacın altında dinlenme ihtiyacı hisseder. O anda ağacın
üstündeki kuş ötmeye başlar. Behram, okunu çıkarır ve kuşu vurur, sonra
yanındakilere der ki:
-Eğer bu kuş diline sahip olabilseydi ölmezdi. Bizim onun
varlığından haberimiz bile yoktu!.. Böylece etrafındakilere ders vermiş olur.
Lokman Hakîm, bir gün oğluna şöyle nasihatte bulunur:
-Yavrum!
İnsanlar, güzel konuşmaları ile iftihar ederken sen de, güzel sükûtunla iftihar
et!
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Allah'a ve ahiret gününe iman eden
kimse, konuşmalarına dikkat etsin. Ya doğru konuşsun veya sussun. Çünkü ağızdan
çıkan bütün sözler melekler tarafından kaydedilir ve hesabı da görülür.)
Şunu hiç unutmayalım ki; insanın selameti dilini korumasındadır...