İhlâslı amel ve gayret talebeliğin şartıdır...

25/07/2024 Perşembe Köşe yazarı V.T

"Talebe, tavus gibi olmalıdır. Güzel kanatlarına, renk renk tüylerine değil, siyah bacaklarına bakmalıdır..."

Gavs-i Hizânî Sıbgatullah Arvâsî hazretleri Seyyid Tâhâ-i Hakkârî hazretlerinin talebelerindendir. Peygamber efendimizin neslinden olup seyyiddir. 1870 (H.1287) senesinde Bitlis’in Hizân kazasının Gayda köyünde vefât etti. Kabri oradadır. Çok zekî olan Seyyid Sıbgatullah Arvâsî, kısa zamanda kelâm, tefsîr, hadîs, fıkıh gibi zâhirî ilimleri tahsil etti. Zamânının fen bilgilerinde de mütehassıs oldu. Sonra Van'a giderek Seyyid Muhyiddîn Efendinin hizmetine girdi. Nihayet Hakkâri’nin Şemdinli ilçesi Bağlar (Nehrî) köyünde bulunan Seyyid Tâhâ-i Hakkârî'nin şerefli hizmetine koşup, hakîkî ve esas yuvaya kavuştu...

 

Seyyid Tâhâ hazretleri vefât edince, onun yerine geçen Seyyid Sâlih hazretlerinin sohbetine devâm etti. İcazet verilerek Hizân ve Gayda'da halkı irşad eyledi.

 

Bâzı sohbetlerinde uzun zaman konuşmazdı. Bu yüksek zümrenin hâllerini bilmeyen bâzı zâhir âlimleri, acabâ Şeyh niçin bize bir şeyler anlatmıyor dediklerinde; "Sükûtumuzdan istifâde edemeyen, konuşmamızdan da edemez" buyururdu.
Gavs hazretleri talebeleriyle olan sohbeti sırasında buyurdu ki: "Bizim yolumuzun esâsı sohbet ve muhabbettir. Sohbet muhakkak lâzımdır."

 

"Sohbet, dünyâ bağlılıklarını keser ve hakîkî îmânı kazandırır. Eshâb-ı kirâmdan bâzılarının; 'Gelin bir saat îmân edelim' sözlerindeki îmândan maksat, sohbettir. (Yâni bir saat sohbet edelim de îmânımız yenilensin, kuvvetlensin.)"

 

"Talebe, tavus gibi olmalıdır. Güzel kanatlarına, renk renk tüylerine değil, siyah bacaklarına bakmalıdır. Nefsini son derece kusurlu görmedikçe istikâmet ele geçmez. Bu şekilde görmemek büyük günâhtır. Muhabbet, ihlâslı amel ve gayret talebeliğin şartıdır. Bunlardan birinin eksik olması mânevî felâket alâmetidir."

 

"Nefsin katli ve ölümü, Müslüman olmasından ve kötü sıfatlarının değişmesinden ibârettir."
"Bu zamanda diğer yollardan istifâde edilememesi, kâmil velîlerin kalmamasından mı, yoksa bid'atler sebebiyle midir?" suâline, şu cevâbı verdiler:

 

"Bid'atler karışması sebebiyledir. Zîrâ bu zamanda bid'atler çoğaldı. Bu bid'atlere karşı koyabilecek bir yol, ancak fayda verir."

 

Kabir azâbıyla ilgili olarak buyurdu ki: “Kabir azâbı, dünyâ sevgisini âhiret sevgisine tercih edenlere olur. İkisinin sevgisi müsâvî, yâhut âhireti dünyâdan çok sevene kabir azâbı yoktur."