“İlim öğrenmek her Müslümana farzdır”

25/10/2019 Cuma Köşe yazarı V.T

İlim öğrenmek için yola çıkan kimseye, Allahü teâlâ Cennete giden yolu kolaylaştırır.

 

Osman Bin Sa’îd Dârimî hazretleri büyük hadîs âlimlerindendir. 200 (m. 815)’de Afganistan’da Herat’ta doğup, 280 (m. 894)’de orada vefât etti. Bozuk bir itikâda sahip olan “Cehmiyye”ye karşı reddiye olarak yazdığı “en-Nakd Âlâ Bişr el-Müreysî” kitabında bildirdiği bazı hadîs-i şerîfler:

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyet etti: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Hava sıcak olduğu zaman, Allahü teâlâ yerde ve göktekileri dinler. Bir kişi, “Lâ ilahe illallah. Bugün ne kadar da sıcak! Allahım! Beni Cehennemin hararetinden muhafaza buyur” der. Bunun üzerine Allahü teâlâ Cehenneme “Kullarımdan birisi, benim, onu senin hararetinden muhafaza etmemi istiyor. Şâhid ol, ben o kulumu senin hararetinden muhafaza ettim” buyurur. Hava soğuk olduğu zaman, Allahü teâlâ, kullarını dinler. Birisi, “Lâ ilahe illallah! Bugün hava ne kadar soğuk. Allahım! Beni Cehennemin zemherîrinden muhafaza eyle” dediği zaman, Allahü teâlâ Cehenneme “Kullarımdan birisi zemherîrinden kurtarmamı istiyor. Şâhid ol, ben onu kurtaracağım” buyurur. "Cehennemin zemherîri nedir? Yâ Resûlallah!" diye sordular. Resûlullah “Orası, Allahü teâlânın kâfirleri attığı soğuk bir yerdir” buyurdu.

Diğer hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Eshâbıma dil uzatmaktan sakınınız.”

“Kim Eshâbıma dil uzatırsa, Allahü teâlânın laneti onun üzerine olsun.”

“Eshâbım hakkında Allahü teâlâdan korkun.”

“İlim öğrenmek her Müslümana farzdır.”

“Melekler, talep ettiği şeyden hoşnut olduklarından, ilim öğrenmek isteyen kimse için kanatlarını gererler.”

“İlim öğrenmek için yola çıkan kimseye, Allahü teâlâ Cennete giden yolu kolaylaştırır.”

Aynı kitabında geçen bazı âlimlerin sözleri:

İbn-i Mübârek: “Biz ilim talep ettik. Ondan bir şeyler öğrendik. Fakat, edeb öğrenmek istediğimiz zaman, ehlinin kalmamış olduğunu gördük.”

Şa’bî: “İlmin süsü, ilim ehlinin hilmi, yani yumuşaklığıdır.”

Hasen-i Basrî: “Gerçek âlim, dünyâya düşkün olmayıp, âhirete ise çok ehemmiyet verir.”

Osman bin Sa’îd ed-Dârimî der ki: “Sâlih ve takvâ sahibi âlimler, âlimlerde bulunması gereken vera, çok ibâdet ve edep gibi hususlara çok dikkat etmişler, bu hasletlerin kendilerinde bulunmamasından çok korkmuşlardır. Onlar ilimde Allahü teâlânın rızâsını gözetmişlerdir.”