Dünyâ ve âhiret saâdetinin kapısı
25/11/2023 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Hüsâmeddîn Ahmed hazretleri Hindistan'da yetişen büyük
velîlerden olup Hâce Muhammed Bâkî-billâh hazretlerinin önde gelen
talebelerindendir. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin büyüklüğünü herkesten iyi
bilirdi. Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin vefâtından sonra, onun
dergâhında bulunanlara ve hocasının oğullarına hizmette bulunup, çok çalıştı ve
çalışmalarının mükâfâtını da buldu. İmâm-ı Rabbânî'ye bağlılığını da, yazmış
olduğu şu mektubu ile dile getirmektedir: "Yüksek irşâd ve hidâyet
mesnedinizin feyz nûrları ve istifâde bereketleri artsın. Size çok
muhtaç olduğumu bildirdikten sonra, yüksek hatırınızda olsun ki, merhamet
ederek gönderdiğiniz çok kıymetli mektubunuzu okurken mest olup, kendimden
geçtim. Ruhsat hakkında yazdıklarınıza ne denilebilir. Ne güzel hâller ne açık
beyânlar görünüyor. Eğer bu arada hizmetçilerinizin istek ve niyetlerini kabûl
ederseniz, bu virâne Delhi'yi mübârek vücûdunuzun bereketi ile nûrlandırınız.
Buradaki geri kalmışları ilerletiniz. Allahü teâlâ sizi sevenleri ve
isteyenleri, en kısa zamanda mübârek nûrlu yüzünüzü görmekle sevindirsin.
Kulaklar dinlemekle zevk aldıkları gibi, göz de kendi hissesine kavuşsun. Daha
fazla ne yazabilirim! Sâyeniz, tesiriniz uzun olsun. Âmîn."
İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Mirzâ Hüsâmeddîn Ahmed'e yazdığı
birinci cild, 207. mektubunda buyuruyor ki:
"Herhâlde uzakta kalan bu kardeşlerinizi unuttuğunuz
anlaşılıyor. Evet, yakında bulunmanın, kalplerin birleşmesinde büyük tesiri
vardır. Bunun içindir ki, hiçbir velî bir Sahâbînin derecesine yükselemez.
Veysel Karânî, o kadar şânı yüce olduğu hâlde, Resûlullah efendimizi
“sallallahü aleyhi ve sellem” hiç görmediği için, Eshâb-ı kirâmdan en aşağı
olanın derecesine yetişemedi. Abdullah bin Mübârek hazretlerinden soruldu ki;
'Hazret-i Muâviye (radıyallahü anh) ile Ömer bin Abdülazîz'den hangisi
daha yüksektir?' Cevâb olarak; 'Hazreti Muâviye'nin Resûlullah
efendimizin yanında giderken atının burnuna giren toz, Ömer bin Abdülazîz'den
kat kat daha yüksektir' buyurdu...
Burada bulunanların hepsi iyiyiz. Allahü teâlâya bunun için,
belki bütün nîmetleri için hamd ve şükürler olsun. Nîmetlerinin en büyüğü olan,
Müslüman yaptığı için ve mahlûkların en iyisinin yolunda bulundurduğu için, ne
kadar çok hamd edilse yine azdır. Çünkü O'nun yolunda bulunmak, iyiliklerin
başı, kurtulmanın çâresi, dünyâ ve âhiret saâdetlerinin kapısıdır. Allahü teâlâ
Peygamberlerin en üstünü hürmetine bizleri ve sizleri her zaman bu yolda
bulundursun. Âmîn. Fârisî mısrâ tercümesi: İş budur, bundan başkası
hiçtir!"