Velîler, lamba gibi aydınlatırlar...
26/01/2023 Perşembe Köşe yazarı V.T
"Evliyâ, bütün gizliliğine
ve tanınmamasına rağmen bir lamba gibidir. Etrâfını aydınlatır..."
Muhammed Dehlevî hazretleri Çeştiyye evliyâsının
büyüklerindendir. 1383 (H. 784)’de Hindistan'da Serhend'de doğdu. Delhi’de
Nasîruddîn Mahmûd'un sohbetlerinde kemâle geldi. Bu zâtın en büyük
talebelerinden ve halîfelerinden oldu. 1486 (H.891) senesinde Delhi'de vefât
etti. Kıymetli eserler yazmış olup Bahr-ul-Me'ânî adlı
eserdeki kelimeler, Kur'ân-ı kerîmin açıklamasıdır. Onun için çok kıymetlidir.
O bu eserle ilgili olarak; eseri yazarken rüyâmda Kuba
Mescidinde, Resûlullah efendimiz ile Eshâb-ı kirâmın hepsini ve hocama kadar
gelen bütün büyük velîleri gördüm. Peygamber efendimiz bana; "Ey oğlum! Bahr-ul-Me'âni'yi
getir" buyurdu. Ben yazdıklarımı verdim. Gözden geçirdi ve Allahü teâlâya
hamd edip; "Allahü teâlâ ilmini artırsın" buyurduktan sonra Farsça
olarak; "Ey Eshâbım! Bu Bahr-ul-Me'ânî'nin
müellifi öyle birisidir ki, bütün Kur'ân-ı kerîmin mânâlarını beyân ediyor.
Eğer bütün yeryüzünde ilim kalkmış, ilimden bir yaprak bile kalmamış olsa bu
şahıs, kalemi eline alıp, bütün ilimleri ezberden yazabilirdi" buyurdular.
Sonra kitabı hazret-i Ali'ye verdiler. O da mütâlaa ettikten sonra Hasan-ı
Basrî'ye verdi. O da Hâce Abdülvâhid bin Zeyd'e verdi. Şeyh Nasîruddîn Mahmûd'a
gelinceye kadar herkes birbirine verdi" demektedir.
Yine bu eserde; ebdâl, evtâd, aktâb, efrâd diye bilinen
evliyâullah ile diğer Allah adamlarının sayıları, isimleri, mertebeleri,
zikirleri, ömürleri, hâlleri ve kısımları gâyet açık ve geniş olarak
anlatılmıştır. Kendisi; "Bu zâtlar ile ayrı ayrı görüştüm. Her birinden
çok faydalar elde ettim. Hepsinin makamlarını, mertebelerini de müşâhede
ettim" demiştir.
Velîlik üzerine efrâdlarla ilgili olarak sorulduğunda buyurdu
ki:
"Ey dostum! 'Efrâd' denilenlerin adedi belli değildir.
Sayıları pek çoktur. Bunlar, insanların gözlerinden saklıdırlar. Onları ancak
kutb-ı medâr denilen büyükler ve kutublardan da bâzısı bilir ve görür."
"Evliyâ, bütün gizliliğine ve tanınmamasına rağmen bir
lamba gibidir. Etrâfını aydınlatır. İnsanlar, kendilerine gelen birçok faydalı
şeyin onun sebebi ve hürmetine geldiğini anlayamazlar. Bunun böyle olduğunu,
çoğu zaman velînin kendisi bile bilmez."
"Velîlerden bir zât, şarkta Allahü teâlânın dînine âit bir şey konuşsa, garbda bir kimse o velînin sözlerini duyup kabûl etse ve bunlara tâbi olup, uysa, nasîbi kadar o velînin nûrundan istifâde eder. Aradaki uzaklık istifâdeye mâni olmaz."