İslâm dîninde 'tefekkür' vardır
26/03/2019 salı Köşe yazarı R.A
Batı âleminde, İslâm
dünyâsındaki “tasavvuf” felsefe zannedilmiş ve tasavvuf büyüklerinin
pek çoğu yanlış olarak “filozof” olarak isimlendirilmiştir.
Şurası bir hakîkattir ki, imânın altı esasını iyi öğrenen ve
son Peygamber Muhammed aleyhisselâmın bildirdiği gibi inanan bir Müslümanın,
felsefecilerden soracağı bir şey ve felsefe yapacağı bir konu kalmaz. Asırlar
önce yaşamış bazı büyük İslâm âlimlerinin, felsefeyle meşgul olduklarına dâir
gelen haberlerin iki mânâsı vardır:
Birincisi, Yunan felsefesine cevaplar verdikleri, diğeri de
o zamanlar felsefe kelimesinin içinde yer alan matematik,
mantık, fen ve tabîat bilgileri gibi ilimlerle meşgul olduklarıdır.
Batı âleminde ve bilgileri tamamen Batı'ya dayananlar
nazarında, İslâm dünyâsındaki “tasavvuf”, felsefe zannedilmiş ve
tasavvuf büyüklerinin (evliyânın) pek çoğu haksız ve yanlış olarak “feylesof=filozof” olarak
isimlendirilmiştir. “İslâm felsefesi” tâbiri de, bu
yanlışlıktan doğmuştur.
Ayrıca, “İslâm felsefesi” denilen bilgileri
öne sürenlerden bazıları, Ehl-i Sünnetin dışındaki 72 dalâlet
fırkasının (sapık grupların) mensuplarıdırlar...
Maalesef felsefecilerin bir kısmı ateist olmuştur...
Diğer bir kısım filozoflar ise, “materyalist” olmuşlardır. “Materyalizm”:
“Toplum hayâtını ve fertler arasındaki ilişkileri ve davranışları belirleyen
tek faktörün madde olduğunu savunan felsefe akımıdır.”
Materyalizm, rûhî ve zihnî kâbiliyetlerin
maddî bir açıklaması olduğunu ileri sürer. “Mekanik materyalizm” adı
verilen birinci maddeci yaklaşımda bütün biyolojik, psikolojik, târihî
ve içtimâî (sosyal) olaylar basit bir mekanik süreç olarak kabul
edilir. Buna göre, düşünce ve her çeşit duygular, maddenin (insan
beyninin) oluş ve davranış biçimidir. Bu temelleri ile mekanik
materyalizm tabii bir determinizm şeklinde görünür.
Materyalizmin ikinci türü olan “Evrimci materyalizm”e
göre madde, evrim geçirir ve insanların hissî ve rûhî davranışları da,
ya daha önce bilinmeyen kâbiliyetlerin ortaya çıkması veya sonradan elde edilen
nitelikler hâlinde tezâhür eder.
“Diyalektik materyalizm”de, maddenin kendisini
evrimle ilgili harekete iten zıt bir güçle karşılaştığı kabul edilmektedir. Birbirleri
arasında da tenâkuzları olan bütün materyalizm türlerinin temel ortak vasfı,
rûhu inkâr ederek, felsefeyi, ateizm (Allah’ı inkâr) hâline getirmektedir.
Yirminci yüzyılda “Kuvantum Fiziği” ve “İzâfiyet Teorisi”
(Relativite) alanlarında meydana gelen gelişmeler, “Materyalizm” felsefesinin
geçersizliğini, bu felsefenin doğum yeri olan Batı dünyâsında da kesin bir
biçimde ortaya koymuştur.
Ne var ki materyalizm, hâlâ cemiyetin bir kısım kesimlerinde
revaç bulabilmektedir. Bunun sebebi ise, inançsızlık ve yeterli
bilgiden mahrum olmaktır.