Yalnız peygamberlere mahsus olan hâller...
26/03/2020 Perşembe Köşe yazarı V.T
Kelâm âlimlerine göre, Peygamberin "mucize" göstermesi şart
değildir.
Merkezefendizade Ahmed Efendi, Osmanlı âlimlerinden olup meşhur velî Merkez
Efendi'nin oğludur. İstanbul’da doğdu ve babasının dergâhında yetiştir. Şeyhi
olan babasının vefatından sonra Uşak’a gitti ve bir tekke açarak talebe
yetiştirdi. 963 (m. 1555)’de Uşak'ta vefat etti. (İsmetü'l-Enbiya ve
Tuhfetu'l-Esfiya) isminde bir eseri varıdr. Bu kitabında buyuruyor ki:
Kelâm ilminin âlimlerine göre, Allahü teâlânın, (Seni şu yerlerdeki
insanlara veya bütün insanlara gönderdim), yâhut, (Benden kullarıma bildir!)
veya bunlar gibi dediği kimseye (Nebî), yâni (Peygamber) denir.
Peygamber olmak için, insanda riyâzet ve mücâhede gibi, bazı şartların
bulunması veya buna elverişli olarak doğmuş olmak lâzım değildir. Allahü teâlâ,
dilediğini seçerek, bunu ihsân eder. O, her şeyi bilir ve en iyisini yapar.
İrâde ettiğini yapar. Her şeyi yapmaya kâdirdir. Kelâm âlimlerine göre,
Peygamberin (mucize) göstermesi de şart değildir. Başkalarının, Onun Peygamber
olduğunu anlamaları için, mucize göstermesi şarttır dediler. Yoksa, Peygamber
olması için şart değildir.
Eski Yunan felsefecilerine göre, Peygamber olmak için, üç şart lâzımdır:
Gaybdan haber vermek. Yâni geçmişte olmuş ve gelecekte olacak şeylerden
kendisine sorulanları bildirmek. Hârika işler, yâni aklın, fennin yapamayacağı
şeyleri yapmak. Üçüncüsü, meleği cisim ve şekillenmiş olarak görmek ve Allahü
teâlânın (vahiy) ettiği sözü melekten işitmek şarttır, dediler.
Peygamberin bütün gaybları bilmesi, bizce de, onlarca da lâzım değildir.
Bazılarını bilmek ise, yalnız Peygambere mahsus değildir. Riyâzet çekenlerin,
yâni yalnız olarak bir odaya kapanıp, ölmeyecek kadar az yiyip içenlerin ve
şuuru giden bazı hastaların, uyuyanların, bazı gaybları haber verdiklerini
felsefeciler de kabul etmektedir. Peygamberle bunlar, bu bakımdan birbirlerine
benzer. Onların gayb dedikleri, belki (Hârikulâde) olan, yâni âdet olmayan, sık
rastlanmıyan şeyler demektir. Bunlar ise, hakîkî gayb değildir. Bunları bilmek
ve bir iki kere haber vermek, âdetin dışına çıkmak olmaz. Peygamber ile
başkaları, bununla birbirlerinden ayırt edilirler. Allahü teâlânın bildirdiği
hakîkî gaybları Peygamberlerin bileceklerini, kelâm âlimleri de bildiriyorlar.
Fakat gaybı bilmek Peygamber için şart değildir, diyorlar.