Dînimizde hayvan hakları
26/10/2021 Salı Köşe yazarı R.A
Peygamberimiz
(aleyhisselâm) buyurdu ki: “Hiçbir canlıyı (eğlence ve spor) atışlarınıza
hedef yapmayınız.”
Günümüzde maalesef
ihmâl edilen husûslardan biri de hayvân haklarıdır. Hattâ zaman zaman,
gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda ve internette hayvânlara eziyet eden
birtakım insanların haberlerine rastlamaktayız.
İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)
anlatıyor: Peygamberimiz (aleyhisselâm) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir
canlıyı (eğlence ve spor) atışlarınıza hedef yapmayınız.” [Müslim,
Sayd 58, (1957); Tirmizî, Sayd 1, (1475); Nesâî, Dahâyâ
41, (7, 238, 239)]
Abdullah İbn-i Ca'fer
İbn-i Ebî Tâlib (radıyallahü anhümâ) şöyle anlatmıştır: Resûlüllah (aleyhissalâm),
bir keçiyi (eğlence ve spor maksadıyla) hedef yaparak ok atmakta
olan bir kalabalığa rastlamıştı. Bu hâlden hiç hoşlanmadı ve “Hayvânlara
eziyet etmeyiniz!” buyurdu. [Nesâî, Dahâyâ 42, (7, 239)]
Abdullah İbn-i Ömer (radıyallahü
anhümâ) da, bir tavuğu nişan dikerek, ona ok atan bir grup gencin
yanından geçti; onun gelmekte olduğunu gören gençler dağıldılar. Bunun üzerine
İbn-i Ömer:
“Bu tavuğu
kim hedef/nişângâh dikti? İyi bilin ki, Peygamber Efendimiz, canlı
bir hayvânı, atış hedefi edinenlere lânet etti” dedi. [Buhârî,
Zebâih ve Sayd, 5090; Müslim, Sayd ve Zebâih, 3618].
Binâenaleyh, boğa
güreşleri adı altında, hayvânlara hançer saplayarak yapılan
gösteriler de, İslâm dinine göre harâmdır, hayvân hakları ihlâline
girmektedir.
Ayrıca bazı yerlerde
de, maalesef horoz dövüşü, deve güreşi, boğa güreşi, köpeklerin
boğuşturulması gibi uygun olmayan işler yapılmaktadır; bunlar da
dînimizce harâm addedilmiştir.
Yine Abdullah
İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ) bildiriyor:
Peygamberimiz
(aleyhisselâm) buyurmuştur ki: Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden
Cehenneme gitti. Kediyi hapsederek hiçbir yiyecek vermemiş, karnını doyurması
için de dışarıya salmamıştı. [Buhârî, Bed’ü’l-halk 17, Şirb 9, Enbiyâ
50; Müslim, Birr 151, (2242)]
Ebû Hüreyre’den (radıyallahü anh)
naklediliyor:
Peygamber Efendimiz
(aleyhisselâm) buyurmuştur ki: “Bir adam [diğer bir rivâyette, bir
hayât kadını diye zikrediliyor], bir gün, yolda yürürken susadı ve
susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. [Fakat, kuyunun kovası yoktu.]
İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca, kuyunun etrafında
dolaşan, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve toprağı
yalamakta olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: “Bu köpek de, benim gibi
susamış” deyip tekrâr kuyuya indi, ayakkabısını su ile doldurup ağzıyla tutarak
dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allahü teâlâ, onun bu davranışından memnûn kaldı
ve günâhlarını affetti.” [Buhârî, Bed’ü’l-halk, 3074; Müslim,
Tevbe 155, (2245), Selâm, 4163]
Bu açıklama
karşısında, Peygamberimizin yanındakilerden bazıları:
“Ey Allah’ın Resûlü!
Bize, hayvânlar(a yaptığımız iyilikler) için de sevap var mı?”
dediler.
“Evet! Her yaş ciğer sâhibi/canlı için bir ücret (ecr) vardır” buyurdu. [Buhârî, Şirb 9, Vudû’’ 33, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153, (2244); Ebû Dâvûd, Cihâd 47, (2550); Muvatta’, Sıfatu’n-Nebiyy 23, (II, 929-930)]