“Biz, senin sâlih amelleriniz...”
26/12/2018 Çarşamba Köşe yazarı V.T
"Ona Cennetten kapı açılır. Yüzleri güzel kimseler gelip, güzel arkadaş olurlar."
Seyyid Ahmed Kuşâşî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 991 (m. 1583)’de Medîne-i münevverede doğdu. 1071 (m. 1661)’de orada vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:
Bir mümin dünyadan ayrılıp, âhirete yöneldiği zaman, ona gökten beş yüz kadar rahmet melekleri gelir. Yanlarında Cennetten getirdikleri ipekler vardır. Cennet kokularından kokular vardır. Gelip, o müminin etrâfında tam bir edeple otururlar. Sonra can alıcı melek gelip, başucuna oturur ve der ki:
“Ey mutmainne olan nefis! Allahü teâlânın mağfiret ve rızâsına gel. Bedenden çık. Allahü teâlâ senden râzı, sen de ondan râzı olduğun hâlde Cennete ve saâdet-i ebediyyeye kavuş.” (Fecr 27-30 meâlindeki âyet-i kerîmeler) Rûh bu müjdeyi işitince, kolaylıkla bedenden çıkar. Melekler onu alıp, göğe doğru götürürler. Dünya göğüne varınca, gök kapısı açılır. Melekler ona ikram edip, tazim ile yakınlık gösterirler. Her gökte bu şekilde ikram görüp, yedinci kat göğe varırlar. Melekler onu Allahü teâlâya arz ederler. Allahü teâlâ buyurur ki:
“Bu kulumun adını imân sahiplerinin defterine ve Cennete gireceklerin dîvânına yazınız. İlliyyîndeki kitaba kaydediniz ve yere indirip cesedi yanına götürünüz. Çünkü ben kullarımı topraktan yarattım. Yine toprağa koyarım. Tekrar topraktan çıkarıp mahşere götürürüm.”
Sonra melekler, hemen rûhu cesedine getirirler. Münker ve nekir gelip: "Rabbin kimdir?” derler. O da; “Allahtır” der. “Dînin nedir?” derler “İslâm dînidir” der. “Âhir zamanda gelip, İslâm dînini getiren, kendisine, gökten Kur’ân-ı kerîm inen Peygambere itikâdın nasıldır?" derler. “O peygamber, Allahü teâlânın resûlüdür. Ben ona îmân ettim” der. “Nereden bildin?” derler. “Kur’ân-ı kerîm okudum, inandım, tasdik ettim” der. Sonra bir ses; “Bu mümin doğru söyledi, sâdıktır. Cennetten ona sündüs ve istebrak döşekleri getirin, Cennet kaftanları giydirin ve Cennet tarafına doğru yüksek bir kapı açın” der. Ona Cennetten kapı açılır. Yüzleri güzel, elbiseleri güzel kimseler gelip, güzel arkadaş olurlar. “Siz kimsiniz?” diye onlara sorar. “Biz, senin hâlis olarak sevip işlediğin sâlih amelleriniz” derler.
Âlimlerin ilmi kabrinde nûr olur. Her tarafından gözün görebildiği kadar aydınlanır... Yâ Rabbî! Bu büyük saadet ve kurtuluşu, bu büyük izzet ve şerefi bize ihsân eyle. Kabrimizi geniş ve nurlu eyle. Sâlih amellerimizi bize iyi arkadaş eyle. Çünkü sen, veliyyüttevfîk ve nimerrefîksin! Amîn!