"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!"

27/01/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.D

Şeyh Edebali hazretleri damadı Osman Gazi'ye​ buyurdu ki: "Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıl’a bağlı. Allahü teâlâ yardımcın olsun!"

 

Bugün 27 Ocak... Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun 725'inci yıl dönümü... Asırlarca dünyanın en büyük ve en güçlü devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nun temelinin 27 Ocak 1299’da atıldığı kabul edilir. Sultan Osman’ın babası Ertuğrul Gâzi, Selçuklulara büyük hizmetlerde bulunduğu için, Bizans sınırındaki Söğüt ve Domaniç’e Uç (sınır) Beyi olmuştu. Onun oğlu Osman Bey, bu topraklarda Osmanlı Devleti’ni kurdu.

Büyük Allah adamlarından Şeyh Edebali hazretlerinin, damadı Osman Gazi'ye 7 asır kadar önce söylediği şu sözler, hiç eskimedi:

“Ey Oğul! İnsanlar vardır şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun! Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın, ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen sabah rüzgârında savrulur gidersin...

Ey Oğul! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğunda mücadeleden korkma!

Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana! Güceniklik bize; gönül almak sana! Suçlamak bize; katlanmak sana! Acizlik bize; yanılgı bize; hoşgörmek sana! Geçimsizlikler, çatışmalar, anlaşmazlıklar bize; adâlet sana! Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana!

Ey Oğul! Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana! Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek sana!

Ey Oğul! Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz! Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın! 

Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıl’a bağlı. Allahü teâlâ yardımcın olsun!..”

Osman Gazi, kayınpederinin nasihatine harfiyyen uymuş ve bu da onun daima başarılı olmasını sağlamıştır... O da vefât edeceği zaman, oğlu Orhan Bey'e vasiyette bulunmuştur. Bu vasiyeti; İslâmiyete olan sevgi ve saygısını ve Türk milletinin rahat ve huzurunu düşündüğünü ve insan haklarına olan gönülden bağlılığını açıkça göstermekdedir. İşte o vasiyet:

“Ey oğul! Allahü teâlânın emirlerine muhâlif bir iş işlemeyesin! Bilmediğini İslâm ulemâsından sorup anlayasın! İyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana itaat edenleri hoş tutasın! Askerine in’âmı, ihsânı eksik etmeyesin ki, insan ihsânın kulcağızıdır. Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir. Ve Allah için cihâdı terk etmeyerek beni şad et! Ulemâya riâyet eyle ki, ahkâm-ı islâmiyye işleri nizâm bulsun! Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona rağbet, ikbâl ve hilm göster! Askerine ve malına gurur getirip, İslâmiyet ehlinden uzaklaşma! Bizim mesleğimiz Allah yoludur ve maksadımız Allahın dînini yaymaktır. Yoksa, kuru gavga ve cihângirlik dâvâsı değildir. Sana da bunlar yaraşır. Dâimâ herkese ihsânda bulun! Memleket işlerini noksânsız gör! Hepinizi Allahü teâlâya emânet ediyorum...”
Osmanlı sultanları, bu vasiyetnâmeye cândan bağlı kalmış; üç kıtaya yayılan devletin altı asır hiç değişmeyen anayasası olmuştur. Ruhları şad olsun...