"Ben hidâyet üzereyim siz dalâlettesiniz."
27/02/2019 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Sebe sûresinde buyuruldu ki: “De ki, ya biz, ya siz hidayet üzere, yahut açık dalâletteyiz.”
Şerefüddîn Menkellâtî hazretleri Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 664 (m. 1266)’de Endülüs’te (İspanya) bulunan Züvvâre’de (Sujar) doğdu. 743 (m. 1342)’de Kâhire’de vefât etti. Talebelerine buyurdu ki:
Müminlerin hepsi, ma’rifet, yakîn, tevekkül, muhabbet, rızâ, havf, recâ ve îmân sahibidirler, îmânın, kuvvetinde başkalarından farklı olabilirler. Meselâ bir memlekette iki sâlih kimse olsa, bunlardan biri yakîn bakımından diğerinden ileri olsa, birincisinin diğerine uyması gerekir. Çünkü sâlihler, yakînde eşit olmazlar. Fakat İslâmiyet ve akla âit şeylerde eşit olurlar.
Ey kardeşim! Bu dünyâda doğru yolda olmak, dünyâdan îmân ile çıkmak ve kıyâmet günü Cennete girmek istiyorsan, Allahü teâlânın ve Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sözlerine uy. Allahü teâlâ, Sebe sûresi otuzdördüncü âyetinde meâlen; “De ki, ya biz, ya siz hidayet üzere, yahut açık dalâletteyiz” buyuruyor. Bu âyet-i kerîmenin açıklaması şöyledir: "Ey Habîbim, sen onlara de ki, birimiz hidâyet üzere, diğeri dalâlettedir. Yani ben hidâyet üzereyim, siz dalâlettesiniz." Bu âyet-i kerîme, bir kimsenin arkadaşını kastedip, ikimizden birimiz yalan söylüyoruz, demesi gibidir. Âyet-i kerîmede takdim (öne alma) ve tehir (sona alma) vardır; açıklaması: Ben hidâyet üzereyim, siz açık dalâlettesiniz demektir dediler. Nitekim âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruldu ki:
“Benden size hidâyet (yani Peygamber, kitâb ve dîn) gelince, bu hidâyete uyanlarınız sapıtmaz ve şaki olmaz. Zikrimden yüz çevirirseniz, geçiminiz dünyâda dar olur. Onu, kıyâmet günü kör olarak haşrederiz. Der ki: Yâ Rabbî! Benim gözlerim görürdü, beni niçin kör olarak haşreyledin?” Allahü teâlâ der ki: Sen de böyle yaptın, sana gelen âyetlerimizi unuttun. Bugün de sen unutulursun” (Tâhâ: 123-126). Âyetleri unuttun demek; gözünü onlardan yumdun, onları görmedin, onları bakmadan terk ettin, bugün sen de, rahmet ve mağfiretimizden unutulursun, demektir.
Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Size iki şey bıraktım. Onlara yapışırsanız, doğru yoldan sapmazsınız. Biri Allahü teâlânın kitabı, diğeri benim sünnetimdir.”
İşleriniz ve sözleriniz Allahü teâlânın kitabına ve Resûlünün sünnetine uygun olursa, hidâyet ve tevfîke kavuşanlardan olursunuz. Böyle olmazsanız, sapık ve şakî olursunuz.