Süleyman aleyhisselam
27/04/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Hazreti Süleyman, İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerdendir. Davud aleyhisselamın oğludur. Yakub aleyhisselamın neslindendir.
Süleyman aleyhisselam, Kudüs yakınlarındaki Gazze
şehrinde doğdu. On iki yaşındayken babasının yerine geçip, sultan oldu. Daha
sonra kendisine Allahü teâlâ tarafından peygamberlik verildi...
Süleyman aleyhisselam; “Yâ Rab! Bana hiçbir
kimsede bulunmayan bir kudret ve devlet ihsân eyle” diye dua etti. Duâsı kabul
edilip, cinlerin, rüzgârın ve hayvanların da insanlar gibi Süleyman
aleyhisselama itâat etmeleri emredildi. Kendisine "İsm-i âzam" duası,
bütün mahlûkâtın dili ve ilimlerin sırları öğretildi. Peygamberlikle birlikte
ihsân edilen ilim, hikmet ve sultanlık kudretini, insanları doğru yola
kavuşturmakta ve daha iyi bir hayat yaşamaları için kullandı... Şehirlerin
kurulması, yeryüzünün îmârı, yeşillendirilmesi, fen ve sanatta ilerlemesi için
emrindekilerin her birine iş taksimi yaptı. Yolların yapılması, taşların
yontulup kazılması, demircilik ve derin sulara dalgıçlık gibi zor işleri
cinlere verdi. Çiftçilik, çobanlık, ticâret, sanat gibi işleri de insanlara
verdi. Hayvanları da nöbet tutma, yük taşıyıp çekme gibi işlerle
görevlendirdi...
Süleyman aleyhisselamın zamânında barış, îmâr,
sanat ve ilim iyice ilerlemişti. Mescid-i Aksa inşâ edilip, çeşmeler, su
kanalları yapıldı. Köprüler, barajlar ve evler inşâ edildi...
Onun zamânında muhteşem bir saltanata sâhip olan
Yemen’de, Sebe şehrinde hüküm süren Belkıs’a mektup yazıp, Filistin’e çağırdı.
O da gelip, Süleyman aleyhisselamla görüşerek îmân etti...
Süleyman aleyhisselam, herkes tarafından sevilmiş
olup, hiç kimse onun söylediklerine îtirâz etmiyor ve onun emri dışına
çıkmıyordu... Bir gün yapılmakta olan büyük bir sarayın inşâsını kontrol etmeye
gitmişti. Bu binâ bir su kıyısında çok heybetli bir saraydı. Ustalar işçiler,
cinler, sarayın tamamlanmasıyla meşguldüler. Sarayın balkonuna çıkıp, kendisini
yalnız bırakmalarını, hiç kimsenin yanına yaklaşmamasını emretti. Sonra da
balkonun kenarında bastonuna dayanıp durdu ve etrâfı seyrederek tefekküre
başladı. Bu sırada ömrü bitip, eceli gelmişti. Azrâil aleyhisselam gelip; “Şu
an dünyâdaki hayâtının son ânıdır” dedi.
Süleyman aleyhisselam “Allahü
teâlânın takdiri her ne ise o haktır. Rabbime hamdolsun ki, aslâ kimseye
zulmetmedim. Rabbimin emrine itaat etmekte gecikmedim. Herkesin dönüşü Allahü
teâlâyadır. Görevlendirildiğin emri yerine getir” dedi.
Süleyman aleyhisselam asâsına dayandığı hâlde
ayakta vefat edip, uzun bir müddet öylece kaldı... Saray inşâsında çalışanlar
ise her gün işlerine muntazaman devâm ediyor, halk da oraya gelip gidiyordu.
Süleyman aleyhisselamı uzakta, ayakta durur vaziyette görüyorlardı. Fakat
vermiş olduğu emir üzerine hiç kimse yanına yaklaşmıyordu. Nihâyet bastonunun
yere temas eden kısmını güve kurdu yiyip kırılınca, cesedi yere yıkıldı. O
zaman bu hâlini görenler vefat ettiğini anladılar. Bu husus Kur’ân-ı kerîmde
Sebe’ sûresi 14. âyette bildirilmektedir...