Hac ve kurban ibâdetleri
27/06/2022 Pazartesi Köşe yazarı R.A
“Azık ve binek
bakımından yoluna gücü yeten her kimsenin, o Beyt'i hac etmesi, insanlar
üzerine Allahü teâlânın hakkıdır.”
Geçen hafta Salı günkü makâlemizde, dînî literatürümüzde, aylarla ilgili 3 önemli ıstılâh/ta’bîr/terim bulunduğunu, bunların “Eşhür-i hurum” (Harâm aylar: Muharrem el-Harâm, Recebü’l-ferd, Zil-ka’de ve Zil-hicce ayları), “Eşhürü’l-hac” (Hac ayları: Şevvâl eş-şerîf, Zil-ka’de ve Zil-hicce ayları) olduğunu belirtmiştik.
Orada zikredemediğimiz
üçüncü terime gelince, o da, “Eşhür-i selâse” yani “Üç
Aylar" terimidir. Halkımız arasında “Üç Aylar” diye
anılan “Recebü’l-ferd”, “Şa’bânü’l-muazzam” ve “Ramazânü’l-mübârek” aylarının
da, İslâm dîninde özel yerleri vardır.
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı
kerîmde (meâlen) buyurdu ki: “Hac (ayları), bilinen
aylardır [Şevvâl, Zilka'de ayları ile Zilhicce'nin ilk on
günüdür.] İşte kim, o aylarda haccı, ihrâma girerek kendine farz
yaparsa, artık hacda kadına yaklaşmak, günâh işlemek ve kavga etmek yoktur. Siz
ne hayır yaparsanız, Allah onu bilir. Bir de (hac yâhut âhiret
için) azık edinin, muhakkak ki azığın hayırlısı takvâdır ve ey aklı tâm
olanlar, benden korkun.” (Bakara sûresi, 197)
[“İhrâm”: “Mîkât denilen yerde
hacca veya umreye niyet ederek, peştamal gibi dikişsiz iki parça örtüyü giymek
ve telbiye getirmek sûretiyle, daha önce mubâh (serbest) olan bâzı şeyleri
kendine harâm kılmak yâni bunları yapmaktan sakınmak” demektir.
Cenâb-ı Hak, diğer bir
âyet-i kerîmede (meâlen) buyurdu ki: “Azık ve binek bakımından yoluna
gücü yeten her kimsenin, o Beyt'i (Kâbe'yi) hac etmesi, insanlar üzerine Allahü
teâlânın hakkıdır (farzdır).” (Âl-i İmrân sûresi, 97)
Esâs hac vakti, Arefe
ve bayram günleri olmak üzere beş gündür. Nitekim, “Umre (ömre)” tarif edilirken, “Hac
zamânı olan beş gün yani Arefe ve Kurbân Bayramının dört günü dışında, istenildiği
zaman ihrâma girip Kâbe-i muazzamayı tavâf etmek ve Safâ ile Merve arasında
sa'y etmek (yürümek, koşmak), saçı kazımak veya kesmekten ibâret
olan ibâdet” şeklinde bir tarif yapılır.
[“Umre”ye “Hacc-ı
asgar (küçük hac)” da denir. Umre, Hanefî ve Mâlikîlere göre sünnet-i
müekkede(kuvvetli sünnet)dir. Şâfiîlere ve Hanbelîlere göre ise ömürde bir defa
farzdır. (Alâüddîn Haskefî, İbrâhîm Halebî)
“Hacc-ı ekber” ise, farz olan
hacdır. (Kuhistânî).]
***
Bilindiği üzere kurbân
ibâdeti, dünyâya gönderilen ilk insan ve aynı zamanda ilk Peygamber olan
Hazret-i Âdem’den beri bilinen ve yapılagelen bir ibâdettir. Kurbân,
Hicrî-kamerî senenin son ayı (12. ay), Harâm ayların
sonuncusu ve Hac aylarının da sonuncusu olan Zilhicce ayında
kesilir.
Son İlâhî kitâbımız
olan Kur’ân-ı kerimde, Hac sûresinin 34. âyet-i kerîmesinde meâlen
şöyle buyurulmaktadır:
“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbânlık hayvânların üzerlerine O’nun adını anarak kurbân kesmeyi meşrû’ kıldık...” [İnşâallah yarın, bu konu üzerinde biraz genişçe duralım.]