"Ey cemâat, bu zâtın kıymetini bilelim!.."
27/06/2022 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Ebü'l-Abbâs hazretlerine
hastalar getirilirdi. Duâ ettikleri, iyileşip giderlerdi...
Ebü'l-Abbâs Sayyâd
hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Yemen'de doğdu. Fakîh İbrâhim
el-Feşelî'den ilim ve tasavvuf öğrenip kemâle geldi, olgunlaştı. 1183 (H.579)
senesinde Zebîd şehrinde vefât etti. Çok kerâmetleri görüldü.
Sevenlerinden biri
anlatır:
Bir gün kalabalık bir
cemâat olarak El-Fâze Mescidine gittik. Sayyâd hazretleri de orada idi.
Yanında bir genç vardı. Ona;
-Bu sizin talebeniz
midir? diye sorunca, bize cevap vermedi. O zaman gence;
-Bu zât sizin hocanız
mıdır? diye sorduk. Genç "Evet" dedi. Biz de;
-Ey Sayyâd! Bu genç
size talebe oldu dedik. O zaman; "Evet, talebemdir" buyurdu. Biz
de;
-Eğer bu sizin
talebeniz ise, ona emredin denizin üzerinde yürüyüp, o dağdan bir taş
getirsin, dedik. Sonra deniz kenarına gitti ve gence hitâben;
-Yavrum, su üzerinde
yürüyerek git ve dediklerimi getir! buyurdu. Genç, yerde gider gibi
denizin üzerinde gitti ve istediğimizi getirdi. Cemâat olarak böyle bir istekte
bulunduğumuz için çok pişman olduk ve özür diledik. O da, bizim özrümüzü kabûl
buyurdu ve bize duâ etti...
İbrâhim bin Beşşâr
anlatır:
Bir gün cemâat hâlinde
Sayyâd hazretlerinin huzûrunda idik. İçeriye, Kâdı Ebû Bekr bin Ebî Ikâme
girdi. Sayyâd hazretleriyle bir süre sohbet etti. Sonra kalkıp cemâate,
"Beni biraz dinleyiniz. Size bâzı şeyler söyleyeceğim... Sayyâd
hazretleri, bir gün benim de içinde bulunduğum bir topluluğun yanına geldi. O
esnâda herkes ayağa kalktı. Ben de orada olanlara uyarak ayağa kalktım.
Sonradan cemâate; 'Niçin ayağa kalkıyorsunuz? O âlim değil. Ümmî
birisidir' dedim. Oradakiler, bana onun büyüklüğü hakkında bâzı şeyler
anlattılar. Ben de; 'Ona İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin kitabından bir şey sorulsa
bilemez' dedim. Bir saat sonra Sayyâd hazretleri geri döndü. Herkes yine
ayağa kalktı. Ben de onlara uyup kalktım. Bana dönüp buyurdu ki:
-Kâdı Efendi, bâzı
kimseler benim hakkımda, bu zât için niçin ayağa kalkıyorsunuz. O âlim değil,
ümmî birisidir. Kendisine İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin el-Vasît, el-Basît
kitaplarından bir şey sorulsa anlayamaz bile diyorlar. Şimdi o meseleler, şöyle
şöyle şöyledir, diyerek sonuna kadar îzâh buyurdu. Sonra kendisinden özür
dileyerek tövbe ettim. "Ey cemâat işte bu zâtın kıymetini bilelim"
dedi.
Huzuruna birçok hasta getirilir, duâ etmesi istenirdi. Duâ ettiği kimseler, Allahü teâlânın izniyle iyileşip giderlerdi.