Hak üzere olan tâife...
27/12/2021 Pazartesi Köşe yazarı R.A
“Ümmetimden hak üzere
bir tâife, düşmânlara gâlip olarak cihâd ederler. Sonuncu tâife, Deccâl ile
savaşır.”
Peygamber Efendimiz
buyurdular ki: “Bir zaman gelir, ümmetimin bir kısmı müşrik olur, puta
tapar; Peygamberim diyen çıkar; ben son Peygamberim, benden sonra Peygamber
gelmez. Ümmetim arasında, doğru yolda olanlar, her zaman bulunur. Onlara karşı
çıkanlar, Allahü teâlânın emri gelene kadar, doğru yolda olan bu kimselere
zarar veremezler.” (Mişkâtü’l-mesâbîh)
Sevgili
Peygamberimizin, bu mânâda başka hadîs-i şerîfleri de vardır. Kütüb-i
Sitte’deki sıralarına göre onlardan bazılarına temâs edelim:
“Ümmetimden bir tâife,
Hakk’ın yardımı ile cihâda devâm eder.” [Buhârî]
“Ümmetimden hak üzere
bir tâife, düşmânlara gâlip olarak cihâd ederler. Sonuncu tâife, Deccâl ile
savaşır.” [Ebû Dâvûd]
“Ümmetimden bir tâife,
kıyâmete kadar mansûr ve muzaffer olmakta devâm eder. Onları yardımsız
bırakanların, onlara bir zararı olmaz.” [Tirmizî]
“Ümmetimden bir
tâifeye, kıyâmete kadar Hakk’ın yardımı devâm eder. Bunları bırakıp
ayrılanların, bu tâifeye bir zararı olmaz.” [İbn-i Mâce]
“Ümmetimden hak üzere
bir tâife, kıyâmete kadar gâlip olarak cihâd eder.” [İbn-i Asâkir]
Yukarıdaki hadîs-i
şerîflerde geçen “Hak yolda olan bir tâife” münâsebetiyle, bir
nebze, "Hak" kelimesinin manâları üzerinde duralım:
Bu kelime, kullanıldığı yerlere göre, çeşitli mânâlara gelen çok şümûllü bir
kelimedir. "Hak" terimi, dînî literatürde birçok
mânâya gelmektedir:
1. Allahü teâlânın
Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) biri, 2. İslâmiyet, 3. Gerçek, doğru,
4. Alacak, 5. Pay, hisse, 6. Hâtır, hürmet, 7. İnsanın yapması lâzım gelen
şey gibi.
"Hakîkat" ve "hukûk" kelimeleri
de "hak" kelimesinden türemiştir.
Peki, kıyâmete kadar
hak üzere olan ve cihâd edeceği bildirilen o tâife, fırka, cemâat, hangi
cemâattir? Hiç şüphe yok ki, bunlar, “fırka-i nâciye” denilen “Ehl-i
sünnet vel-cemâat fırkası”dır. Şimdi çok kimse, kendilerinin bu fırkadan
olduklarını iddiâ etseler de, o sözleri önemli değildir. Kur'ân-ı kerîmde
meâlen buyuruluyor ki: “Her fırka, doğru yolda olduğunu sanarak,
sevinmektedir.” [Mü’minûn, 53 ve Rûm, 32]
Hadîs-i şerîfte,
Müslümânların 73 fırkaya ayrılacakları bildirilmiştir. Bu 73 fırkadan her biri,
İslâmiyet’e uyduğunu, Cehennemden kurtulacağı bildirilen bu fırkanın kendi
fırkası olduğunu söylemektedir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Bu çeşitli fırkalar arasında,
kurtuluş fırkasının alâmetini Peygamber Efendimiz bildirmiştir: “Bu
fırkada olanlar, benim ve Eshâbımın gittiği yolda bulunanlardır.” [Tirmizî]
Peygamber Efendimiz, kendini söyledikten sonra, Eshâb-ı kirâmı da söylemesine lüzûm olmadığı hâlde, onları da söylemesi, “Benim yolum, Eshâbımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Eshâbımın gittiği yoldur” demektir. Eshâb-ı kirâmın yolunda giden, elbette Ehl-i sünnet vel-cemâat fırkasıdır. Cehennemden kurtulan fırka, yalnız bunlardır. (Mektûbât-ı Rabbâniyye, C. 1, m. 80)