"Hoca, talebesini rûhânî ve cismânî terbiye eder”
27/12/2024 Cuma Köşe yazarı V.T
“Tasavvuf büyükleri, Ehl-i sünnet âlimlerinin büyükleridir. Bunlar, Kitâb ve sünnet ile amel ederler..."
Ziyâüddîn
Mahdûm hazretleri büyük âlim ve velîlerdendir. 1485 (H.890) senesinde
Azerbaycan’da Şirvan’da vefât etti. Babası Ali Fâzıl, Şirvan’ın Kâdı’l-Kudâtı
ve zamânının önde gelen âlimlerindendi. Muhtelif ilimleri babasından öğrendi.
Seyyid Yahyâ Şirvânî hazretlerinin sohbetlerine devam ederek tasavvufta yüksek
derecelere kavuştu. İcazet verilerek talebe yetiştirmeye başladı.
Buyurdu
ki: “Tasavvuf büyükleri, Ehl-i sünnet âlimlerinin büyükleridir. Bunlar, Kitâb
ve sünnet ile amel ederler. Hak üzere olmanın iki şâhidi vardır. Biri suverî
diğeri mânevîdir. Suverî olan; emir ve yasakları yerine getirmek sûretiyle
İslâm dînine uymak, Resûlullah efendimizin ahlâkına uymak sûretiyle ahlâkını
güzelleştirmektir. Mânevîsi ise; hocanın, talebeyi suverî mertebesine
çıkardıktan sonra, Resûl-i ekreme teslim etmektir. Hoca, talebesini bâzan
rûhânî bâzan cismânî terbiye eder.”
Ziyâüddîn
Mahdûm hazretlerinin evinde, hizmetlerini gören Sucu Muhammed Dede isminde
bir zât vardı. Bunun çocuğu olmuyordu. Bir gün Ziyâüddîn Mahdûm’un huzûruna giderek;
“Otuz senedir sizin hizmetinizde bulunuyorum. Bu müddet zarfında, bize hayırlı
halef olacak bir oğlumuz olmadı. Sizden, bir çocuğumuz olması için duâ istirhâm
ediyoruz” dedi. O sırada yağmur yağıyordu. Ziyâüddîn Mahdûm, ona; “Dede, bize
şu yağmur suyundan bir bardak doldurup getir!” dedi...
Muhammed
Dede, bir bardak yağmur suyu getirince, Ziyâüddîn Mahdûm hazretleri; “Bir
Fâtiha-i şerîfe okuyalım. Fâtiha-i şerîfe ile nice kapalı kapılar açılır.
Murâdlarına kavuşamamış olanlar, murâdlarına kavuşurlar. Bu sudan üçer yudum
içersiniz, inşâallah murâdınıza nâil olursunuz” buyurdu. Dede Efendi ile
hanımı, Ziyâüddîn Mahdûm’un Fâtiha-i şerîfe okuduğu yağmur suyundan üçer yudum
içtiler...
Bir
süre sonra Sucu Muhammed Dede'nin hanımı hâmile oldu. Ancak çocukları âmâ
olarak dünyâya geldi. Çocuğun gözünün açılması için doktorlara mürâcaat ettiler
ve çok ilâç kullandılar. Fakat bir netice alamadılar. Sonra Dede Efendi,
doğruca gidip durumu Ziyâüddîn Mahdûm hazretlerine anlattı. O da; “O çocuk
benim oğlumdur. O büyüyünce, inşâallahü teâlâ ilmi ile amel eden kâmil bir
insan olacaktır. Onu bana getirin” dedi...
Muhammed Dede, oğlunu Ziyâüddîn Mahdûm’a getirdi. Ziyâüddîn
Mahdûm, çocuğun sağ kulağına ezân-ı Muhammedî okudu. O ânda çocuğun sağ gözü
görmeye başladı. Sol kulağına ikâmet okuyunca, sol gözü de görmeye başladı.
Çocuk büyüdüğü zaman, Ziyâüddîn Mahdûm hazretlerinin buyurduğu gibi kâmil bir
insan oldu.