"Başkaları, bu ihsana layık değildir!.."
28/03/2019 Perşembe Köşe yazarı V.T
Dostlarına çok bela vererek, günahlarını affeder,
temizler. Böylece bunları, ahiret sıkıntılarından korur.
Atâî Ahmed Efendi, Osmanlı fıkıh âlimlerinden ve tasavvuf
büyüklerindendir. "Molla Atâullah Ahmed" diye tanınır. İzmir’e bağlı
Ödemiş kazasının Birgi kasabasındandır. 979 (m. 1571)’da İstanbul’da vefât
etti. Cenâze namazını, Süleymâniye Câmii’nde Şeyhülislâm Ebüssü’ûd Efendi
kıldırdı.
Bu mübarek zat, bir dersinde buyurdu ki:
Dertlerin, belaların gelmesine sebep, günah işlemektir. Fakat,
belalar, sıkıntılar, günahların affedilmesine sebep olur. O hâlde, dostlara,
belalar, sıkıntılar çok gelirse günahları kalmaz. [Ama tevbe, istiğfar edince
de, günahlar affolur. Dert ve bela gelmesine lüzum kalmaz. O hâlde, dert ve
beladan kurtulmak için, çok istiğfar okumalı.] Dostların günahını, düşmanların
günahları gibi sanmamalı. (İyilerin, iyilik sandıkları şeyleri, dostlar, günah
bilir) buyuruldu. Bunların günah ve kusurları olsa da, başkalarının günahları
gibi değildir. Yanılmak ve unutmak gibidir. Niyet ederek, karar vererek
yapılmış değildir. Taha suresinin, (Âdem'e önce söyledik. Fakat unuttu.
Azm ile, karar ile yapmadı) mealindeki 115. âyet-i kerime bunu
bildiriyor. O hâlde, dostlara gelen dertlerin, belaların, çok olması,
günahların çok olduğunu göstermez, günahların çok affedildiğini gösterir.
Dostlarına çok bela vererek, günahlarını affeder, temizler. Böylece bunları,
ahiret sıkıntılarından korur.
Cehennemdeki çok şiddetli azapların, birkaç günlük sıkıntı
ile giderilmesi ve günahların temizlenmesi için dünyada sebepler gönderilmesi
ne büyük nimettir. Dostlara bu muamele yapılırken, başkalarının günahlarının
hesabını ahirete bırakıyorlar. O hâlde dostlara, dünyada çok dert ve bela
vermesi lazımdır. Başkaları, bu ihsana layık değildir. Çünkü, büyük günah
işlerler, yalvarmaz, boyun bükmez, ağlamaz ve Ona sığınmazlar. Günahları
sıkılmadan ve kasten işlerler. Hatta inat edercesine işlerler. Hatta, Allahü
teâlânın âyetleri ile alay edecek, inanmayacak kadar ileri giderler. Ceza,
suçun büyüklüğüne göre değişir. Günah küçük olur ve suçlu boynunu büküp
yalvarırsa, bu suç, dünya dertleri ile affolunabilir. Fakat, günah büyük, ağır
olur ve suçlu inatçı, saygısız olursa, bunun cezası ahirette sonsuz ve çok acı
olmak lazım gelir. (Allahü teâlâ, onlara zulmetmez. Onlar, kendi
kendilerine zulmedip, ağır cezaları hak ettiler) buyuruldu. (Nahl 33)